Antidepresan Bağımlısı Mısınız?

Şaşırmaya hazır olun! Yıllar önce ailevi bir sorun nedeniyle ne kadar üzüldüğümden bahsederken beni duyan yaşlı bir komşumuz, samimiyetle, hiç unutamayacağım bir tavsiyede bulunmuştu: “İrem’ciğim, antidepresan kullan, ben yıllardır kullanıyorum, gerçekten çok faydasını gördüm.” Bu söze çok şaşırdığımı ve garipsediğimi hatırlıyorum. Bana online ve yüz yüze seanslarımda her zaman en çok sorulan soru şu: “Antidepresan olmadan nasıl yaşarım?”

Antidepresan Bağımlısı Mısınız?

Doğru hareketi yapmak için, doğru hareketin ne olduğunu bilmeniz gerekir. Bunu da ancak iyi olduğunuzda bilebilirsiniz. Onun için birinci öncelik, çevrenizde karmaşa ve kafa karışıklığı hâkim olsa bile dengenizi ve hayatınızın düzenini korumak olmalı. O zaman yapmanız gereken şeyin ne olduğunu bilir ve antidepresan kullanmak zorunda kalmazsınız.

Önemli Bir Uyarı

Şu konuyu açıklığa kavuşturalım: İnsanın bir psikiyatriste gidip yazılan ilacı alması gereken zamanlar vardır. Burada söyleyeceğim şeyler intihar düşünceleri olan depresyondaki kişiler ya da kendisi ve başkaları için yarattığı tehlikenin sorumluluğunu alamayacak kadar gerçeklikle bağlantısını yitirmiş psikotik kişiler için geçerli değil.

Akıl ve ruh sağlığı uzmanları nüfusun % 80’inde en az bir psikolojik rahatsızlık semptomu görüldüğünü söylüyorlar. İnsanlık için alarm çalıyor. Çeşitli rahatsızlıklar yaşadığımız halde hiçbir şeyi değiştirmediğimiz zaman hasta oluruz. İlaç almak, doğal hormonlarınızı manipüle ederek iyileşmeye çalışmaktır. Bazı durumlarda ilacı kullandığınız sürece belli bir düzeyde iyileşme görürsünüz. İlacı kestiğinizde ise, hatta bazen daha ilaç kullanmaya devam ederken bile sorunlar tekrar eder.

En iyi sonuçlar ise, ilaçla sorunlar bir süreliğine giderilmişken kişi iyileşmek, değişmek ve güçlenmek için terapi gördüğünde elde edilir. Ne yazık ki hastalarını terapiye sevk eden psikiyatrist sayusu olsukça sınırlı….

Size çoğumuzun sağlıksız olmasının nedenlerini anlatayım.

Yaşadığımız Dünya

Sizinle bazı varsayımlarımı paylaşmak ve çağımızın bir eleştirisini yapmak istiyorum:

  • Bireyi çevresini düşünmeden anlayamayız.
  • Kapitalizm, endüstri çağında ve endüstri-sonrası çağda, eğitim ve çıkar odaklı ticaret yoluyla bütün dünyaya yayıldı.
  • Şehirleşme ile topluluk bilincimiz sistematik bir şekilde yozlaştı.
  • Bir topluluğa ait olmaktan kaynaklanan güvenlik hissinin yerini bireyci ve rekabetçi bir “herkes kendi başının çaresine baksın” tutumu aldı. Bunun sonucunda da kendimizi yalnız hisseder ve korkar olduk. Dolayısıyla da çeşitli şekillerde maruz kaldığımız reklamların propagandasına ve manipülasyonuna karşı savunmasız bir hale geldik.
  • Çok iyi örgütlenmiş ikna sistemleri bu savunmasızlığımızdan faydalanarak bizi paramızı nasıl kazanıp nasıl harcayacağımıza, çocuklarımızı nasıl eğiteceğimize ve nasıl eğleneceğimize varıncaya kadar dayatan bir hayat tarzı benimsemeye yönlendiriyor.
  • Tanı ölçütleri oluşturan ve bireyi tedavi etme yöntemleri yaratan psikiyatri, bu çağın yükselen değerlerini temsil ediyor. Akıl ve ruh sağlığı üzerinde söz sahibi olan psikiyatrların bu sistemin yarattığı acıları hafifletecek ilaçlar yazması bekleniyor.
  • Sağlık artık bir sanayi kolu haline geldi. Hastalık ve iyileşme etikten yoksun bir para kazanma mecrasına dönüştü.

Ne Yapabilirsiniz?

Eğer yaptığımız seçimler endüstri çarkının sahiplerine fayda sağlamak için beynimize kazınmış fikirlerden ibaretse ve yardım istemek için ne tarafa dönsek karşımıza bu yozlaşmış sistemin hipnotize ettiği birileri çıkıyorsa ne yapabiliriz? İşte yapabilecekleriniz:

  • İyileşme sorumluluğunu kendiniz üstlenin.
  • Çevrenizdeki her şeyi ve herkesi sorgulayın.
  • İnançlarınızı gözden geçirin.
  • Kimliğinizi, aldığınız eğitim, kariyeriniz ve mali durumunuz gibi şeylerden ayrı tutun.
  • Bütçenize uygun yaşayın.
  • Doğadan ve her zaman para gerektirmeyen basit şeylerden zevk almayı öğrenin.
  • Çocuklarınızın eğitiminde elinizden geldiği kadar çok sorumluluk alın.
  • Sayınız az olsa bile çevrenizde sizin gibi düşünen insanlardan oluşan bir topluluk oluşturun.

Bunlardan yalnızca bir ikisini bile yapsanız zehirli bir ortamda yaşadığınızı ve kendinizi nasıl koruyabileceğinizi bilmediğini zigörebilirsiniz.

Şunu düşünün: Doğru hareketi yapmak için, doğru hareketin ne olduğunu bilmeniz gerekir. Bunu da ancak iyi olduğunuzda bilebilirsiniz. Onun için birinci öncelik, çevrenizde karmaşa ve kafa karışıklığı hâkim olsa bile dengenizi ve hayatınızın düzenini korumak olmalı. O zaman yapmanız gereken şeyin ne olduğunu bilir ve antidepresan kullanmak zorunda kalmazsınız.

Son bir şey daha var: Uzun süre antidepresan kullandıktan sonra bırakırsanız yoksunluk semptomları yaşamaya hazırlıklı olun. Doğal ritminizi ve dengenizi bulmak için kendinize zaman tanıyın.

Güvendiğiniz bir arkadaşınızdan size bu süreçte yardımcı olmasını isteyin ya da Adsız Uyuşturucu Bağımlıları Derneği gibi bir kaynağa başvurabilirsiniz.

Attribution 2.0 Generic (CC BY 2.0)image:Jamie

İrem Bray

İrem Bray, Boğaziçi Psikoloji ve Londra Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü mezunu uzman bir psikolog ve deneyimli bir Aile Terapistidir. Hayatı, dünyaya vereceği armağanlarını keşfetme ve paylaşma yolculuğu olarak görür. Bireyden yola çıkarak toplumu halka halka dönüştüren projeler geliştirir. Ekibi ile birlikte son teknolojileri kullanarak aile terapistleri yetiştirir, dünyanın her yerinde yaşayan kişilerle, özellikle Türk ve Türklerle ilişkide olanlarla görüşerek birey, çift, aile, şirket gibi sistemleri iyileştirmek, geliştirmek üzere çalışmalar yapar. İrem Bray ve ekibine [email protected] adresinden veya 0090 538 912 33 36 ve 0044 738 7763244 telefon numaralarından hemen ulaşabilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

2 Cevaplar

  1. Hasan Avcı dedi ki:

    Hepsini okudum çok haklısınız, size katılıyorum. Ben de az çok bunları okudum Marmara Üniversitesi’nde Aile Danışmanlık Sertifikası aldım. Aile danışmanıyım. Sizin kadar olmasa da çok şeyler öğrendik. Hoşçakalın.

  2. İrem Bray dedi ki:

    Hasan Bey,
    Yorumunuz için çok teşekkürler.
    Bir meslekdaş olarak benzer düşünceleri paylaştığımıza sevindim.
    Biz, ilgilenen çevremizdeki kişilerle bildiklerimizi paylaşırsak üzerimize düşeni bir miktar da olsa yapmış oluruz diye düşünüyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir