Çatışma Bize Neler Öğretir

Çatışmanın kendisi hiçbir zaman sorun değildir; sorun, insanların çatışma halinde ne yaptığıdır. Çatışma, yaratıcılığı tetikleyen bir itici güçtür ama çoğumuz bunun farkında değil gibiyiz! Sağlıklı, bilinçli, doyurucu ve anlamlı bir hayat yaşamak için hem iç hem dış çatışmalarımızı kabullenmek ve sevecenlikle yaklaşmak paha biçilmez bir duygudur. Bu, bilinç dışımızda reddettiğimiz yönlerimizi fark etmenin ve onlarla bütünleşmenin bir yoludur.

Çatışma Bize Neler Öğretir

Ne kadar dışsal görünürse görünsün, bence her çatışma özünde bir iç çatışmadır.

Çatışma Nedir?

Erik Erikson’ın iç çatışma konusundaki yaklaşımı hoşuma gidiyor. Erikson, çatışma psikososyal bir krizdir, psikolojik bir niteliğe ulaşmaya çabaladığımız bir dönüm noktasıdır diye yazmış. Bu savunmasız olduğumuz kadar güçlü olduğumuz bir an da olabilir, başarıya doğru da başarısızlığa doğru da gidebilir. Çatışma gelişiminize katkıda da bulunabilir, engel de olabilir.

Çatışma deyince akla genellikle iki ya da daha fazla taraf arasında bir tartışma ve taraflardan birinin anlaşmazlığın diğer tarafındakileri bir tehdit olarak görmesi gelir.

Karl Marx’a göre çatışma, toplumdaki guruplar arasında kaynak, statü ve güç dağılımı eşit olmadığında ortaya çıkan gerilimlerin ifadesidir. Marx, bu gerilimler toplumsal değişimin itici gücü olabileceğinden söz eder.

Çatışma kişiler ya da gruplar arasında yaşanabilirse de ben ne kadar dışsal görünse bile her çatışmanın aslında içsel olduğunu düşünüyorum. Bilinç dışımızda köklenmiş, reddettiğimiz taraflarımız çatışma şeklinde ortaya çıkıyor. Bunu kabullenebildiğimizde ve bu algısal değişikliği başarabildiğimizde gelişme mümkün oluyor.

Kişiler ve Gruplar Arasındaki Çatışma Nasıl Ele Alınmalı?

Birçok çatışma, çiftleri boşanmanın eşiğine getirir. Bazı çatışmalarsa dünya üzerinde şiddete yol açagelmiştir. Günümüzde barışa ve çatışmaların giderilmesine odaklanmamızın şaşılacak bir tarafı yok.
Bu konuda öncülük eden psikanalistlerden Vamık Volkan, kişisel kimliklerinde çatlaklar olan bireylerin grupları bir tehditle karşılaştığında grup kimliklerini korumak ve sürdürmek için ellerinden ne gelirse yaptıklarından bahsediyor.

Dr. Volkan, savaş psikolojisi, komşu psikolojisidir diyor. Konuştuğunuz zaman, öldürmezsiniz. Çoğu kişi, beynimizin nörologların sürüngen beyin diye adlandırdığı kısmından kaynaklanan en eski ve en temel dürtülerle hareket eder. Bir zarara uğradıklarında uyarılırlar ve, ya kaçar ya da savaşırlar.

Araya hakemlik etmek üzere üçüncü bir taraf girip çatışmayı çözmek için birtakım kurallar empoze ettiğinde, tarafların daha uygarca davranması ve birbirinin durumuna daha fazla anlayışla yaklaşması ihtimali artar.
Karşısındakini sözünü kesmeden dinlemek ve nesnel olayları duygulardan ayırt etmek öğrenilebilen becerilerdir. Üçüncü taraf hiçbir şekilde anlaşmazlık içindeki tarafları birbirine yaklaşmaya zorlamamalı, psikolojik sınırları açıkça belirterek her iki tarafında da kendi kimliğini geçerli kılabileceğini gösterip taraflara güven vermelidir.

İç Çatışmadan Kaçınma, İçte ve Dışta Savaşa Yol Açar

Kimliklerinde çatlaklar olan kişiler ilgimi çekiyor. Böyle kişiler içsel çatışma yaşarlar. Ayrıca birbiriyle uyumsuz ya da birbirine ters düşen gereksinim, dürtü ya da iç ve dış gerekliliklerden ve travmalardan kaynaklanan bireysel içsel zorluklarla boğuşurlar. Bu iç çatışmaları incelemek ve ele almak yerine çeşitli durumlarda başkalarına yansıtırlar. Farklı derecelerde de olsa hepimizin kimliğinde çatlaklar vardır.

İç çatışmalarınızla yüzleşme cesaretiniz var mı? Kendine karşı dürüst olmak sanıldığı kadar kolay değildir. Pek çok psikolojik savunma donanımımız vardır. Bu savunma mekanizmaları kısa vadede bizi koruyorsa da zaman içinde çatışmalarımız ya hastalık ya da ilişki sorunları şeklinde su yüzüne çıkar.

William James şöyle diyor: “Biriyle aranızda bir çatışma olduğunda, ilişkinize zarar vermekle ilişkinizi derinleştirmek arasındaki farkı yaratan bir etmen vardır. Bu etmen, tutumdur.” En önemli ilişkimiz kendimizle olan ilişkimiz olduğuna göre, kendimize ve sevdiklerimize verebileceğimiz en değerli hediye iç çatışmalarımıza yaklaşırken doğru tutumu sergilemektir.

Çatışmanın Hayattaki Amacı

Çatışmanın amacı çözüm değildir. Gerilim, yaşam için gereklidir; çatışmanın amacı kutuplar arasında bu gerilimi yaratmaktır. Bölmek ve ayırmak; kutupları bir araya getirip ‘Bir’ olduğumuzu yeniden keşfetmeden önce atılması gerekli bir adımdır.

Eğer bir hastalığınız varsa ya da çevrenizle çatışma yaşıyorsanız, kendinize şu soruları sorun:

  • Hangi iç çatışmam tanınmak istiyor?
  • Kendimden uzaklaştırdığım hangi parçam yeniden birleşmek istiyor?
  • Bu dışsal sorunları çözmek için dikkatimi nasıl içe yöneltebilirim?

Bu yazıyı okumaktan hoşlandınız ya da faydalandınızsa, e-posta listeme kaydolmayı ihmal etmeyin. Güveninizi kötüye kullanmayacağıma söz veriyorum. Size yalnızca her yeni yazım yayınlandığında bir bildirim göndereceğim.

Attribution-ShareAlike 2.0 Generic (CC BY-SA 2.0)image:Aislinn Ritchie

İrem Bray

İrem Bray, Boğaziçi Psikoloji ve Londra Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü mezunu uzman bir psikolog ve deneyimli bir Aile Terapistidir. Hayatı, dünyaya vereceği armağanlarını keşfetme ve paylaşma yolculuğu olarak görür. Bireyden yola çıkarak toplumu halka halka dönüştüren projeler geliştirir. Ekibi ile birlikte son teknolojileri kullanarak aile terapistleri yetiştirir, dünyanın her yerinde yaşayan kişilerle, özellikle Türk ve Türklerle ilişkide olanlarla görüşerek birey, çift, aile, şirket gibi sistemleri iyileştirmek, geliştirmek üzere çalışmalar yapar. İrem Bray ve ekibine [email protected] adresinden veya 0090 538 912 33 36 ve 0044 738 7763244 telefon numaralarından hemen ulaşabilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

4 Cevaplar

  1. Ayşe Öcal dedi ki:

    Hocam emeğinize ve yüreğinize sağlık çok güzel aydınlatmışsınız teşekkürler

  2. İrem Bray dedi ki:

    Desteğiniz için teşekkürler Ayşe Hanım.

  3. Aleyna Kökden dedi ki:

    İrem hanım merhaba, evliliklerde çatışmayla alakalı bazı yazılarınızı okudum ve çok iyi geldi. Bende eşimle 10 aylık evliyim ve daha karşılıklı iki yetişkin gibi konuşabilmeyi sakince tartışabilmeyi başaramadık. Eşimle hep ailesi hakkında kavgalar ediyoruz. genel olarak kavga ettiğimizde eşim hep öfkesine yenik düşüyor sinirlerine hakim olamıyor. Kendisi konuşurken bağırırken kalp kırıcı sözler söylerken bana hep bir kadın olarak susmayı bil diyor. Bende kalbim kırıldığı için tepki vermek zorunda hissediyorum kendimi ve bende bağırıyorum. Tabi bu sefer hiç anlaşamıyoruz. Ben eşime göre daha sakin konuşup sorunlarımızı sakince çözmeyi bilen tarafım ama eşim öyle değil. Bağırıp çağırıp itip kakıcak öfkelenip bir yerlere vurucak bende susup oturucam daha sonra hatasını anlayıp gelip özür dileyecek bunu söylüyor her kavgada. Bazen ailesinin hoşuma gitmeyen davranışlarını söylüyorum kabul etmek yerine bağırıp çağırıp benim kalbimi kırıyor. Ben babamı tanımayan biriyim senimi tanıyıcam diyor mesela. Onu beraber terapiste gitmek için ikna etmeye çalışıyorum, ama başaramıyorum. Bir erkek bağırıp çağırıp zarar verirken bir kadın olarak susup oturmak mı doğrusu ben anlayamıyorum. Kalp kırıldıktan sonra dilenen özür bir işe yaramıyor ki. Kısacası eşim tartışırken sakin kalamıyor ve kavga bizim için çok kötü sonuçlanıyor. Desteğinizi rica ediyorum. Ne yapmalıyım nasıl davranmalıyım bilmiyorum.

  4. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba,

    Öncelikle sitemize gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.
    Evliklerde sağlıklı ilişkinin devam edebilmesi için çatışma yönetimi önemlidir.
    Yazdıklarınızdan çatışma yönetim becerinizin eşinizden daha iyi olduğu ve becerinizi kullandığınız ancak yine de ilişkiyi sağlıklı hale getiremediğiniz anlaşılıyor.
    Henüz 10 Aylık olan evlikte yüksek çatışmacı bir ilişki önemli bir durumdur. Tek başına ilişkinin sorumluğunu almanız ve onu istenen iyi bir yere taşımanız zordur.
    Bu aşamada yazdığınız gibi eşinizin bireysel olarak ya da çift olarak yardım almanız ilişki becerilerini geliştirmenize önemli katkı sağlayabilir. Ancak erkeklerin yardım alma sürecini yetersizlik olarak algıladıkları ve ruhsal yardıma direndikleri çok karşılaşılan bir durumdur.
    Size önerim eşinizle ilişkilinin başında bu durumu açık bir iletişimle beklentinizi, hayal kırıklığınızı, çabanıza rağmen tıkanmanızı ve bu ilişkinizin bu halde(çözülmeyen çatışmacı)gitmesinin imkansızlığını konuşmanızdır.
    Süreçle ilgili tıkanmanız durumunda sitemiz aile danışmanı uzmanlarından yardım alabilirsiniz.

    Sevgilerimizle,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir