Ergenlerle İletişim: Ebeveynlerin En Sık Sorduğu 5 Soru

Birçok anne baba için ergen çocuklarıyla iletişim kurmak önemli bir sorun teşkil eder. Bunun birçok sebebi vardır; çocuğunuzun hem hormonları ve vücudu değişmektedir hem de bir çocuğun aklı ve deneyimiyle yetişkinlik provası yapmaktadır. Çoğu kez anne babalar bu duruma hazırlıksız yakalanır. Çareyi biz büyürken kendi anne babamızın bize söylediği ve yaptığı şeyleri tekrarlamakta buluruz. Ama o günlerle bugün arasında çok fark var, artık anne babalarımızın yöntemleri aynı şekilde işe yaramıyor! Bugün, ergenlik çağındaki çocuğunuzun yetişkinliğe geçişini kolaylaştırabilmeniz için anne babaların sık sık sorduğu sorulardan birkaçını yanıtlayacağım.

: Ergenlik çağındaki çocuğunuzu gerçekten saygılı bir şekilde dinlemenin ve onlardan bir şeyler öğrenmenin en iyi yolu kendinizi boşaltmaktır.

Ergenlik çağındaki çocuğunuzu gerçekten saygılı bir şekilde dinlemenin ve onlardan bir şeyler öğrenmenin en iyi yolu kendinizi boşaltmaktır.

Çinlilerin bir atasözü vardır: “Bir soru soran beş dakika aptal görünür, sormayan daima aptal kalır.” Einstein’ın da meraklı olmak ve doğru soruları sorabilmeye vakit ayırmakla ilgili düşüncelerini ifade ettiği olmuştur. Yanlış bir soruya yanıt vermeye çalışmak, Nasrettin Hoca gibi kaybettiği şeyi kaybettiği yerde değil daha aydınlık diye lambanın altında aramaya benzer, hiçbir işe yaramaz!Ben bu yazıdaki beşinci sorunun diğerleri arasında en fazla öne çıkan soru olduğunu düşünüyorum.

Ebeveyn ve çocuklar farklı gelişim evrelerindeki birbirinden ayrı kişiler oldukları için gündemlerinde farklı şeyler vardır. Ebeveyn-çocuk ilişkisi tabiatı itibarıyla hiyerarşik bir ilişkidir ve ebeveynlerin çocukları üzerinde hem gücü hem de otoritesi vardır. İletişimin mümkün olması için anne babalar olarak bizim çocuklarımızın konuşmasına ve seslerini duyurmalarına izin vermemiz gerekir. Anne babaların sık sık sorduğu sorulara yanıt verirken aynı zamanda istemeden çocuklarının sesini nasıl bastırdıklarından da bahsedeceğim ve bu durumu nasıl tersine çevirebileceğinizi ve ergen çocuklarınızla nasıl daha iyi iletişim kurabileceğinizi anlatacağım.

 Soru 1- Ergenlik çağındaki çocuğum eve gelmesi gereken saatte gelmiyor. Çok dağınık, odası karmakarışık. Bana cevap veriyor. Çok asi.

Daha sorumluluk sahibi ve saygılı olmasını nasıl öğretebilirim?

Ergenlerin bağımsız birer birey olabilmek için anne babalarıyla olan ilişkilerini yeniden tanımlamaları gerekir. Eğer çocuğunuz asi davranışlar içindeyse doğru yoldasınız demektir. Aşırı uysal ergenler ebeveynlerinden sağlıklı bir şekilde ayrılmayı başaramayabilirler. Bu da yetişkinliklerinde çatışmadan kaçınma, topluluk içinde kendini gösterememe, depresyon gibi çeşitli akıl ve ruh sağlığı sorunları yaşamalarına yol açabilir.

Gençler sizin öğretmeye çalışmanızla hiçbir şey öğrenemezler. Yapabileceğiniz tek şey kendi davranışlarınızla onlara örnek olmaktır. Anne babalar genellikle sorumluluk ve saygıyı öğüt vererek öğretmeye çalışır. Çoğu kez de öğütlerinin içinde çocuklarının başına gelebilecek korkunç sonuçlara da yer verirler. Örneğin kimi anne babaların çocuklarına, “Daha derli toplu olman lazım, kimse bu kadar dağınık biriyle yaşamak istemez” veya “Kurallara göre yaşamayı öğrenmen gerek, bu tavrınla bir işte dikiş tutturabileceğinden kuşkum var” gibi şeyler söylediklerini duyuyorum. Bu tıpkı çocuklarınız uçmak için deneme yaparken kanatlarını kesmeye benziyor. Ergenler bu sözleri duyunca gözlerini devirir ve, ya sizi duymazdan gelir ya da cevap verirler. Kendilerini yeterince güvende hissediyorlarsa öfkelerini gösterebilirler. Öğüt vermek hem sizin hem de çocuğunuzun gücünü azaltır.

Böyle sözler zararlı sözlerdir. Çocuğunuz aldırmaz gibi davransa da görüşlerinizi içselleştirir ve her zaman öngördüğünüz bu şeylerin bir gün gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini düşünür. Sizin söylediğinizden farklı biri olmaları çok zorlaşır. Sözleriniz neredeyse bir lanet, bir büyü etkisi yapar.

Öğüt vermek etkili olmadığında anne babalar azarlama, aşağılama ve başka şekillerde cezalandırma gibi daha sert yöntemlere başvururlar. Bu tip sözlü ve fiziksel şiddet örneklerinin çocuğun kişiliği üzerinde korkunç sonuçları olur. Yiyecek, İnternet, cinsellik, uyuşturucu gibi bağımlılıklar geliştirebilir, hamile kalabilir, kendisine şiddet uygulayan bir eş seçebilir ve hemen hemen kaçınılmaz bir şekilde genel anlamda kendine az değer veren bir yetişkin olur.

Ergenlerin aynı zamanda hem çocuk hem yetişkin olduğunun farkında olmalısınız. Hata yapacaklardır, sizin onlara sınır koymanız, onların da bu sınırları zorlaması gerekecektir. Sınır koymak sizin işiniz olduğu gibi onların işi de sizin otoritenizi, gücünüzü ve kararlılığınızı sınamaktır. Siz onlara saygılı bir şekilde yaklaşırsanız onlar da size aynı şekilde karşılık verir. Kendinize çocuğunuzun gelişen bireyselliğine karşı saygılı olmayı öğretmeniz gerekir. Çocuklarınızın hem fiziksel hem de duygusal anlamda alana ihtiyacı vardır. Sizden ayrı bir şekilde büyüyüp gelişmelerine izin vermeli, bir yandan da size ihtiyaçları olduğunda yanlarında olmalısınız. Hata yapmalarına izin vermeli, onlar deneme ve yanılma süreciyle hayatı öğrenirken izlemeli ve onlara destek olmalısınız. Çocuklarınızın çabalaması karşısında takındığınız tavır onların yetişkin olma şeklini etkileyecektir.

Bazı anne babalar çocukları sıkıntı çektiğinde çocuklarından daha fazla üzülür. Böyle ailelerin çocukları anne babalarına karşı çok koruyucu bir tutum geliştirir ve bunun bedelini kendileri öderler. Bu durum kendilerinin ne istediğine ve neye ihtiyacı olduğuna odaklanma yeteneklerinin gelişmesine engel olur. Çocuklarınız başkalarıyla ilişki kurmayı sizinle kurdukları ilişkiler yoluyla öğrenirler. Bu ergenler için diğer insanlar kendilerinden daha önemli hale gelir. Bu nedenle sizin bu ilişkide yetişkin olan tarafın siz olduğunuzu unutmamanız, sakin, güçlü ve tarafsız kalmayı başarmanız gerekir.

Sorumluluk kullanıla kullanıla gelişen bir kasa benzer, ne kadar alıştırma yaparsanız beceriniz o kadar gelişir. Çocuğunuzun karar almasına izin vermeyi öğrenmelisiniz. Bazen hatalar yapmaları kaçınılmazdır. Hata yaptıklarında üzülürler, sizin onlardan daha güçlü olmanız, sakinliğinizi korumanız, onlara destek olup durumun üstesinden gelmelerine, kendilerini toplayıp yaşadıkları şeyleri anlamlandırmalarına yardımcı olmanız gerekir.

Şunu anlamalısınız: Çocuklarınızın yaptığı hataları kınamanız onlara “senin üzülmene dayanamıyorum” demek gibidir. “Ben dememiş miydim?” dediğinizde, onları aptal, tembel, beceriksiz, sakar, dikkatsiz diye etiketlediğinizde, bazen onlara istenmeyen bir misafir gibi davrandığınızda, onlara zayıf olduğunuzu göstermiş olursunuz. Önemli konuları sizinle konuşmamayı işte böyle öğrenirler.

Çocuğunuz hareketlerinin sonuçlarından ders alır. Yaptığı şey her ne olursa olsun, sonuçlar kusursuz olmasa da veya sizin beklentilerinizin altında kalsa da çabalarını takdir etmeyi unutmayın. Çocuğunuza önünde sonunda en iyi yaptıkları şeyi ortaya koyacaklarına inandığınızı ve önemli olanın da bu olduğunu hissettirmelisiniz. En iyi yaptıkları şeyin ne olduğu ise başkalarının beklentileriyle, hatta sizin çocuğunuzun ne olmasını beklediğinizle bile ilgili değildir, en iyi yaptığı şeyi çocuğunuz kendisi seçecektir.

Soru 2 – Ergenlik çağındaki çocuğuma erişemiyorum; benimle konuşmuyor, kendi dünyasında. Ne yapabilirim?

Çocukluktan çıkmak ebeveynlerin, akrabaların ve sosyal grupların etkisinden çıkmak demektir. Bu da ergen yaşa gelen çocuğumuzun bizimle daha az vakit geçirmeye başlayacağını tahmin edebileceğimiz anlamına gelir. Çocuğumuzun değişen ihtiyaçlarına ayak uydurmayı öğrenmeliyiz. Aramızdaki mesafenin değişmesi gerekecektir. Çocuğumuzun arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirmeye ve kendi sosyal bağlamını oluşturmaya ihtiyacı vardır.

Ancak siz de çocuklarından “Beni anlamıyorsunuz!” sözünü duyan pek çok anne babadan biriyseniz bunun nedeni iki taraf arasında sürekli tekrarlanan yanlış anlamalar olabilir. Belki çocuğunuz sizinle konuşurken tepkiniz fazla sert veya ilgisiz geliyordur, çocuğunuz sizinle konuşmaya çekiniyordur veya konuşmaya istekli değildir. Ergenlerin tamamen içlerine kapanmalarının başka sebepleri de olabilir. Çocuğunuzu başkalarıyla karşılaştırıyor musunuz? Sevdiği kişilerden bahsederken kötü ifadeler kullanıyor musunuz (çocuğunuz size o kişilerle ilgili sorunlarını anlatıyor bile olsa)? Birinin sizi eleştireceğini, istemediğiniz halde size akıl vereceğini veya sizi başkalarıyla karşılaştıracağını, arkadaşlarınız hakkında kötü sözler söyleyeceğini, siz yavaş yavaş dünyadaki yerinizi öğrenmeye çalışırken size “Ben dememiş miydim?” diyeceğini bilseniz, onunla konuşmak ister miydiniz?

Sık sık düştüğümüz bir başka hata da sevdiklerimizin sorunlarını çözmeye çalışmaktır. Söylediğim şeyin başta akla yakın gelmediğini biliyorum ama çözüm önerileri getirmeyi kesmelisiniz. Çocuğunuzla anlamlı bir ilişki kurmak istiyorsanız daha çok dinlemeye ve daha az konuşmaya açık olmalısınız. Dinlerken amacınız çözüm bulmak ve sizden istenmediği halde akıl vermek değil anlamak ve paylaşmak olmalı. Çocuğunuz sizden yardım isterse o başka, o zaman böyle fırsatları akıllıca değerlendirerek sizden hangi düzeyde yardım istediklerini anlamalı, sonradan da yardımınızın onlara herhangi bir şekilde faydası olup olmadığını sormalısınız.

Ben, ergenlik çağındaki çocukları onlardan farklı olmaya başladığında ebeveynlerin bunu kabullenmelerine ve rahat olmalarına yardımcı oluyorum. Farklı olmak sağlıklı gelişim için bir kaynaktır. Çocuğunuzun yetişkinliğe eriştiği nokta, samimi ve dürüst bir şekilde sizden farklı düşünüp hareket edebildiği ve bu yüzden suçluluk hissetmediği noktadır. Bu sağlıklı sonucu akılda tutarak tavırlarımızı ona göre değerlendirmeli ve düzenlemeliyiz.

Anne babaların aileye evlilik yoluyla dışarıdan katılan yenge, enişte gibi bireylerin de çocukları üzerindeki etkilerini hoşnutlukla karşılamalarını öneririm. Bu kişiler aile kültürünü tamamlayarak aileye yakın ve güvenli bir alternatif oluştururlar.

Soru 3 – Ergenlik çağındaki çocuğumun gelişen cinselliğine karşı nasıl bir yaklaşım içinde olmalıyım? Çocuğumu uyuşturucudan ve diğer bağımlılık çeşitlerinden nasıl koruyabilirim?

Bu çok önemli bir soru. Tüm tıbbi araştırmalardan ve halk sağlığı verilerinden çıkan sonuçlara göre, çocukların küçükken bilgi, tavsiye ve yönlendirmeye ihtiyaç duyduklarında ilk önce anne babalarına yöneldikleri anlaşılıyor. Ancak ergenliğe girdikten sonra artık arkadaş çevrelerine, İnternet’e ve başka kaynaklara yönelmeye başlıyorlar. Dolayısıyla çocuklarınızla böyle konuları mümkün olduğu kadar erken yaşta konuşmaya başlamalı, ergenliğe kadar beklememelisiniz. Çocuklar giderek daha erken yaşlarda başa çıkamadıkları zor konularla karşı karşıya gelmeye başlıyorlar, bizim de 3 yaşından itibaren onlarla bu konularda yaşlarına uygun bir şekilde konuşabilmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Bu fırsatı değerlendirerek çocuklarınız sizin onaylamadığınız bir başka kaynakla karşılaşmadan önce onlara kendi değer ve ilkelerinizi ortaya koyan güvenilir bilgiler verin. Sırasında onların sorduğu soruları yanıtlayarak, sırasında onların sormasını beklemeden çocuklarınıza büyürken vücutlarının nasıl değişeceğini, aile bireyleri, arkadaşları ve diğer büyüklerle olan ilişkilerinde nelere dikkat etmeleri gerektiğini anlatın; bu şekilde çocuklarınızı bir sonraki aşamaya hazırlayabilir ve çocuk tacizi veya uyuşturucuya alıştırma gibi onlara zarar verebilecek etkilerden koruyabilirsiniz.

Ergenler bir yandan bağımlı olmaktan hızla çıkmak isterken bir yandan da ebeveynlerinin kontrolü dışında hareket etmenin bilinmezliği ve sınırsızlığı karşısında korku duyarlar. Bunu kendimiz büyürken yaşadığımız deneyimlerimizden biliyoruz. Ancak daha karmaşık bir dünyada yaşamalarından ötürü gençlerin bizden daha fazla korku ve kaygıları var ve daha yalnızlar. Şunu da biliyoruz ki anne babaları onlarla ne kadar iletişim kurarsa ergenlerin hayatlarını bağımlılık veya istenmeyen hamilelik gibi sorunlarla karmaşıklaştırmak isteme olasılığı o kadar azalır.

Ebeveynlerin en sık yaptığını gördüğüm hatalardan biri disiplin zannederek korkutma ve utandırma yoluna gitmeleridir. Bu yöntemler etkili iletişim yollarını kapatarak çocuğun hayatta kendisini bekleyen zorluklara karşı hazırlıksız kalmasına yol açar.

İnsanlar en iyi niyetlerle çocuklarına zarar verebilir. Çocuklarını başkalarıyla karşılaştırır, saygı göstermelerini sağlama çabasıyla onları eleştirir ve utandırırlar. Bu şekilde bazı kazanımlar elde etmiş gibi görünseler bile bunlar korkuya dayalı ve büyük olasılıkla yalnızca yüzeysel davranışlar olarak kalacaktır. Bu yöntemlerin getirdiği en büyük iki risk çocuğunuzun size kırılması ve aynı zamanda da sizin sevebileceğiniz “kusursuz” bir evlat olmadığı için kendini suçlamasıdır. Derslerinde yeterince başarılı olamama olasılığı yükselir ve bazı durumlarda yeme bozuklukları, saplantı, depresyon, korkular gibi ciddi akıl ve ruh hastalıkları yaşamaları bile söz konusu olabilir. Bütün bunlarla başa çıkamayan bazı çocuklarsa kendilerini öldürmeye bile teşebbüs edebilirler.

Soru 4 – Çocuğumun okulda başarısı düştü. Onun doğru bir kariyer seçimi yapmasına ve o yönde ilerlemesine nasıl yardımcı olabilirim?

Birçok ebeveynin kendi hayallerini çocuklarında gerçekleştirmeye çalıştığını görüyorum. Bu çocuklar büyüyünce son derece doyumsuz yetişkinler oluyorlar; bazıları hayatlarının ileriki dönemlerinde kariyerlerini değiştirme cesareti bulabiliyor. Bazıları da anne babalarının onların yerine seçtiği yoldan ayrılabilmek için terapiye geliyor.

Bunun nedeni ebeveynlerin çocuklarını kendilerinden ayrı, eşsiz bir birey olarak görememeleri. Bunun sonucunda da ergen çocuklarına kendilerini ifade edebilecekleri güvenli bir alan yaratmayı başaramıyorlar.

Çağın sizin büyüdüğünüz zamandan farklı olduğunu anlamalısınız. Dünya inanılmaz bir hızla değişiyor. Çocuklarımız için en iyisinin ne olacağını kesin olarak bilme şansımız yok. Büyük olasılıkla kendileri de bilemeyecek ve sizin onlara söylemenizi bekleyecekler. Ancak kendinizi tutup onların zihnine hükmetmeye çalışmaktan kaçınmalısınız; bunun tek nedeni böyle bir çabanın her iki tarafa da zarar verebilecek olması değil, aynı zamanda başarısız olmanızın da kaçınılmaz olması. Onları etki altına almaya çalışmanız çocuklarınızın arayışını da, yapacakları keşifleri de sınırlar. Çocuğunuzu gözlemlemeli, dinlemeli ve yaşına uygun bir şekilde tepki vermelisiniz.

Bazen başarı ve mutluluk hakkında içimizde yer etmiş önyargılardan ve toplumun yargılayıcı inançlarından kendimizi kurtarmaktan söz ederim. Bunu duvarda içeri ışığın girebileceği bir pencere gibi görüyorum. Çocuklarımız için yeni olanakların ortaya çıkması ancak onları kendi baskıcı sesimizden ve eğitimin ve toplumun bazı unsurlarından koruyabildiğimiz zaman mümkün olacaktır!

Soru 5 – Ergenlik çağındaki çocuğumun mutlu ve doyumlu olmasına nasıl yardımcı olabilirim?

Benim görüşüme göre en önemli soru bu. Bundan önceki diğer tüm soruların cevabı bu sorunun cevabında yatıyor.Çocuk yetiştirmeyi öğrenirken kendimizi, dünya hakkındaki inanç ve tutumlarımızı çok dikkatli bir şekilde incelememiz gerekir. Sorgulamaya ve değişen dünyayla birlikte siz de değişmeye hazırlıklı olun. Bu sürece henüz başlamadıysanız çocuğunuzun ergenlik döneminde kesinlikle başlamanız gerekecek.

Ergenlik çağındaki çocuğunuz doğal olarak kurallara ve otorite sembollerine baş kaldıracaktır. Aynı zamanda da güvenilir, güçlü örneklere gereksinim duyar. Çocukluktan çıkış yolunda karşılarına büyük zorluklar çıktığında, dünyanın ürkütücü sınırsızlığı ile başa çıkmak için bu örnekler onlara bir dayanak noktası ve rahatlık sağlar.

Ergenlerin vücudu çok kısa bir sürede kontrolleri dışında etkin hale gelir. Sivilceler, büyüme ağrılar, hormonların vücutları ve zihinleri üzerindeki etkileri gençlere çok ağır gelebilir. Çocuğunuz ergenlik çağında mantığından çok duygularıyla hareket edecektir. Bir ayağı çocuklukta, diğeriyle yetişkinliğe doğru adım atarken sizin güvenilir bir köprü misali geçişini kolaylaştırmanıza gereksinim duyar.

Ergenlik çağındaki çocuğunuzun mutlu, sağlıklı, başarılı olmasına yardım etmek için çok iyi bir dinleyici olmanız gerekir. Bir yaşındayken konuşamadıkları için nasıl hırslanıyorlarsa şimdi de yaşadıkları zorlukları ve verdikleri mücadeleyi ifade edecek sözcükleri bulamadıkları için aynı şekilde hırslanacaklardır. Onun için çok sabırlı olmalısınız.

Sizin sakin, güvenli, duygusal açıdan dengeli, saygılı, güçlü ve onlarla konuşmaya hazır olmanız aranızda güven yaratarak anlamlı bir iletişim kurabilmenizi sağlayacaktır. Size verdikleri bilgileri onlara karşı kullanmamaya da çok dikkat etmelisiniz. Bir kere böyle bir şey yaparsanız güvenlerini sonsuza kadar kaybedersiniz! Ergenlerin güvenini kazanmak güçtür ama kaybetmek çok kolaydır. Onun için gerçekten bilinçli olmalısınız.

Çocuğunuz bazı konularda zorluk çekebilir ve sizin ona güven vermenize ve rehberlik etmenize ihtiyaç duyar. Bu konulardan bazıları şunlar olabilir:

  • Çocuğunuzun korkuları, zevkleri, endişeleri.
  • Vücudu, ilerleyen yıllarda vücutlarının geçireceği değişimler.
  • Algıları.
  • Nasıl anlaşıldıkları ve anlaşılmadıkları.
  • Yetişkin olmak, gelecekle ilgili planları. Kendilerinden beklentileri konusunda bir konuşma açıp yönlendirebilirsiniz.

Bazen anne babaların “Senin sorunun yaptığın şeyde sebat etmemen, tembelsin sen,” gibi sözler söylediğini, ayrıca akıl verme süsü vererek, çoğu kez öfkeli bir ses tonuyla, çocuklarını uzun uzun eleştirdiklerini duyuyorum. Bazıları “Ben böyle korkak evlat istemem, seni ödlek!” gibi ifadelerle çocuklarını dışlarken çocuklarını bu şekilde aşağılayarak, onlara bağırıp hakaret ederek, onlarla alay ederek cesaretlenmelerini sağlayacaklarını sanıyorlar. Bazıları çocuklarının yaşadığı her sorunda bütün gerçekleri bilmeden her zaman karşı tarafı haklı görüyor: “Seni dışlıyorlarsa muhakkak hak edecek bir şey yapmışsındır, arkadaşlarına güzel davran.”

Çocuğunuzun kimlik arayışını da teşvik etmelisiniz. Çocuğunuzun farklı gruplara girmesi, farklı etkinliklerle uğraşması gerekir. Gençler, yetişkinlerin dünyasında yer almayı okuldaki derslerden değil, bu şekilde öğrenirler. Kullanacakları araçlar anne babaları olarak sizinle yaşadıkları deneyimler ve sizin dünyayla nasıl ilişki kurduğunuza dair yaptıkları gözlemler olacaktır. Ergenlik çağındaki çocuğunuz ne olacağını karşı cinsiyetteki ebeveyninden, nasıl olacağını ise kendi cinsiyetindeki ebeveyninden öğrenir.

Girdiği gruplarda çeşitli zorluklarla karşılaşacak, bazen bir grup ya da bir etkinlikten uzaklaşacaktır. Veya bağlanmaktan ve etkinliklerden tamamen uzak durabilir. Her durumda önemli olan davranışına yaftayı yapıştırmadan, çocuğu bir şeye zorlamadan ne olup bittiğini anlamaktır.

Ergenlik çağındaki çocuğunuz sizinle konuştuğunda iyi bir dinleyici olmak ve konuşmayı sürdürmek için şunları yapabilirsiniz:

  • Endişe, öfke, etiketleme veya eleştirme gibi ilk duygusal tepkinize hâkim olun ve dinlemeye devam edin. Vücut dilinizin de aynı tarafsız tutumu yansıtmasına dikkat edin. Yaptığınız işi bırakın ve konuşmadan önce göz teması kurun.
  • Sorunları çözmeye kalkışmayın, çoğu kez, söylediği şeyleri dinlemeniz çocuğunuzun okul ya da mahalle çevresi gibi içinde yaşadığı dünyaya uygun çözümleri kendisinin bulmasına yeterince yardımcı olur.
  • Yalnızca çocuğunuza ve arkadaşlarına karşı değil başkalarına karşı da yargılayıcı davranma konusunda dikkatli olun. Sert, dışlayıcı ifadeler ergenleri akıl ve ruh hastalıklarına itebilir.
  • Çocuğunuzun duygusal ifadesini gözlemleyin. Sizden ne duymaya ihtiyacı olduğunu düşünün. Sizden katkıda bulunmanızı istediği zaman söze hiç eleştiriye girmeden gözlemlerinizi ifade ederek başlayın ve doğru anlayıp anlamadığınızı sorun.

Bu basit geri bildirim çocuğunuzun duygularını anlamasına ve sakinleşmesine yardımcı olacaktır; düşüncelerini ve duygularını bu noktadan itibaren daha kolay ilerletebilir.

Çocuğunuzla aynı fikirde olmadığınızda konuya yumuşak bir tavırla yaklaşın; hiç istemeyeceğiniz bir şey varsa o da çocuğunuzun kendini yetersiz hissetmesi, sizin onu desteklemediğinizi düşünmesi, hatta gücenmesidir.

“Arkadaşını paylarken nasıl bir sonuç elde etmeyi hedefliyordun?” “İşe yaradı mı?” “Aynı şey yine olsa nasıl davranmayı tercih ederdin?” gibi sorular sorarak yumuşak bir tavırla yaklaşabilirsiniz.

Veya “Anlıyorum, birden sabrın taşmış, öfkene kapılmışsın, acaba arkadaşınla aranızı düzeltmek için şimdi ne yapılabilir?” gibi yorumlar yapabilirsiniz.

Bu iletişim becerilerini benimsediğinizde ergenlik çağındaki çocuğunuzun bir kaynak olarak size daha sık yöneldiğini ve eskiden olduğundan daha anlamlı yollarla iletişim kurabildiğinizi göreceksiniz.

İrem Bray

İrem Bray, Boğaziçi Psikoloji ve Londra Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü mezunu uzman bir psikolog ve deneyimli bir Aile Terapistidir. Hayatı, dünyaya vereceği armağanlarını keşfetme ve paylaşma yolculuğu olarak görür. Bireyden yola çıkarak toplumu halka halka dönüştüren projeler geliştirir. Ekibi ile birlikte son teknolojileri kullanarak aile terapistleri yetiştirir, dünyanın her yerinde yaşayan kişilerle, özellikle Türk ve Türklerle ilişkide olanlarla görüşerek birey, çift, aile, şirket gibi sistemleri iyileştirmek, geliştirmek üzere çalışmalar yapar. İrem Bray ve ekibine [email protected] adresinden veya 0090 538 912 33 36 ve 0044 738 7763244 telefon numaralarından hemen ulaşabilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

2 Cevaplar

  1. Çınar Akpınar dedi ki:

    Kızımla mükemmel bir ilişkimiz var.Büyük bir heyecanla ergen olmasını bekliyorum.Belkide ergen oldu. Fakat anlamış değilim. Sanırım yanlış öğretilerle büyüdük. Ergenliği hep yanlış yorumladılar. Yazılarınızı okudukça doğru yolda olduğumu görüyor,mutlu oluyorum.Onu çok seviyorum. Ergen olma hallerini merakla bekliyorum. Teşekkürler İrem hocam.

  2. İrem Bray dedi ki:

    Çınar Bey,
    Akıllı, güzel, çalışkan ve yetenekli kızınız hepimize ilham veriyor.
    Öğrenmeye ve gelişmeye açıklığınızın da yardımıyla siz
    de ergen babalarına ilham vereceksiniz gibi görünüyor.
    Sevgilerimle
    İrem

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir