Eş ve Aile Dengesi

Eşlerine gerektiği gibi bağlanmayı başaramayan birçok kişi tanıyorum, çoğu erkek ama aralarında kadınlar da var. Korktukları şey, eşlerinin onları “ele geçirmesi” ve anneleriyle aralarındaki öncelikli bağı kaybettirmesi. Bu durum genellikle çocukken babalarının ya olmaması ya da zor bir insan olması nedeniyle annelerine gerektiği gibi destek olmadığını hisseden kişilerde görülüyor.  Annesinin çektiği sıkıntıya tanık olan çocuk büyüyünce onu kurtarmaya karar veriyor. Annesini asla hayal kırıklığına uğratmamayı, ona kendini kraliçe gibi hissettirmeyi ve her zaman iyi bakmayı aklına koyuyor. İşte eş ve aile dengesi bu şekilde bozulmuş oluyor.

Eş ve Aile Dengesi

Kişi eş ve aile dengesi sorunu yaşıyorsa çocukken annesinin acı çektiğini görüp onun koruyucusu rolünü benimsemiş olabilir.

Böylece, annelerine babalarının hiç olamadığı kadar iyi bir eş olma fantezisi kuruyorlar.

Bazen gizlice veya açık açık her gün annesiyle en az 20 dakika konuşan, fısıl fısıl bir şeyler anlatan bir adam ya da kadın görürsünüz. Sonunda laf dönüp dolaşıp eşleri hakkında dedikodu yapmaya gelir. Eş kendini bu sıkı ana-evlat bağı karşısında tamamen dışlanmış hissederek tepki gösterir. Bazen de düzenli konuşmalar değil de sık ve düzenli ziyaretler olabilir.

Eş ve aile dengesi bozuk olunca eşler zamanla birbirine gücenmeye başlarlar. Bir çeşit kıskançlık ortaya çıkar ve ilişkiyi bozmaya başlar. Bu da evlilik ilişkisi bozulan çocuğunu destekler gibi görünen anneyle olan bağı daha da güçlendirir.

Bu şekilde iç içe geçmiş aile yapısının en önemli özelliği, eşlerin ve çocukların kendilerine değer verilmediğini hissetmeleridir. Çocuklar annelerinin ya da babalarının eşinden hak ettiği davranışı göremediğine tanık olurlar ve bu döngü gelecek kuşağa aktarılarak devam edip gider.

İki Tarafa Karşı Bağlılığı Dengeleme

Peki anne ve eş arasında bir ilişki üçgeni oluşturan bu döngüyü nasıl kırabilirsiniz?

  • Sizin bu ilişkide çocuk olduğunuzu kabul edin. İstediğiniz kadar uğraşın, asla annenize “mükemmel bir koca” olamazsınız. Bu ilişkide yetişkin olan anneniz. Çocuk olarak anne veya babanın yerini alma ayrıcalığınızdan vaz geçin.
  • Anneniz sizin onun için çocuktan öte bir şey olmanıza ne kadar ihtiyaç duyuyor gibi görünse de sınırlarınızı açıkça belirleyin ve konumunuzdan taviz vermeyin.
  • Anneniz sizi “eşi” olarak görmek istese bile sizin olgun davranmanız ve bu daveti kabul etmemeniz gerek.
  • Kendinize ve yeni ailenize karşı olan sorumluluğunuz önce gelir. Annenize düşen de sizi bu rolünüzde desteklemektir. Gelecek, siz ve yeni ailenizsiniz; bunu anlayın ve annenize de anlatın.
  • Anneler kolayca eşler arasına girebilir. Bu tehlikenin farkında olun ve birinin çocuğu, diğerinin eşi olarak her iki tarafa da bağlılığınızı sürdürün.

Eğer eşinizin annesiyle fazla iç içe geçmiş bir ilişkisi varsa, eş ve aile dengesi için şunları önerebilirim:

  1. Asla kendinizi mağdur hissetmeyin.
  2. Sabırlı olun.
  3. Eşinize kendine güvenen, sağlıklı çocuklar yetiştirme konusunda bilgilendirici kaynaklar sunun.
  4. Gereksinimlerinizi ve arzularınızı karşı tarafı eleştirmeden ifade edin.
  5. Eşinizi yargılamadan kabullenin.
  6. Kendinizi dengelemek ve odaklamak için bir arkadaş çevresi edinin ve kaynaklar yaratın.

Bu öneriler bazılarına basit görünse de sizin veya eşinizin annenize karşı aşırı korumacı olmanıza yol açan çocukluk travmalarıyla uğraşırken bunları yapabilmek o kadar kolay olmayabilir. Sizin ya da eşinizin annenizle fazla iç içe geçmiş bir ilişkiniz varsa, başvurmanız gereken uzman, aile terapistleridir.

Attribution 2.0 Generic (CC BY 2.0)image:Scott Raymond

İrem Bray

İrem Bray, Boğaziçi Psikoloji ve Londra Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü mezunu uzman bir psikolog ve deneyimli bir Aile Terapistidir. Hayatı, dünyaya vereceği armağanlarını keşfetme ve paylaşma yolculuğu olarak görür. Bireyden yola çıkarak toplumu halka halka dönüştüren projeler geliştirir. Ekibi ile birlikte son teknolojileri kullanarak aile terapistleri yetiştirir, dünyanın her yerinde yaşayan kişilerle, özellikle Türk ve Türklerle ilişkide olanlarla görüşerek birey, çift, aile, şirket gibi sistemleri iyileştirmek, geliştirmek üzere çalışmalar yapar. İrem Bray ve ekibine [email protected] adresinden veya 0090 538 912 33 36 ve 0044 738 7763244 telefon numaralarından hemen ulaşabilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

11 Cevaplar

  1. Hakan dedi ki:

    İrem hanım 29 yaşında rütbeli bir askerim. Bu sıkıntıyı ben çok çekiyorum nişanlıyım eşim olacak insanı gerçekten çok seviyorum. Bir yanda ailem diğer yanda çocuklarımın annesi olacak kadın var ve çok arada kalıyorum. İki taraf da bana ağzını açıp gözünü yumuyor ne yapacağımı bilmiyorum sadece susuyorum iki taraf da ağlayarak beni arıyor. Kendi ailem de bir çok şeye karışıyor; nişanlım bazen duracağını yeri bilmiyor. İki tarafın da haklı haksız tarafları var ve o dengeyi kuramıyorum. O kadar teröristlerle çatışmaya girdim terörist öldürdüm; bir çok şey gördüm. Bu güzel akıl sağlığımı kaybetmedim ama şu ailesel durum beni bunalıma soktu gerçekten. Lütfen bana bir yol haritası çizin ne yapmam lazım iki taraf da bıçak sırtı en ufak şeyler kocaman bir şekilde önüme sunuluyor. Aslında bu hikayede yanan hep ben oluyorum ne yapacağımı da hiç ama hiç bilmiyorum.

  2. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba,
    Öncelikle yaşam yolculuğunuzda iki önemli durağa ulaştığınızı yani mesleğinizi edindiğinizi ve evlilik içim ilk adımı atmış olduğunuzu anlıyorum; sizi kutlarım.
    Yazdıklarınızdan nişanlınız ile aileniz arasında kaldığınızı bunun da sizde tıkanma, arada kalma ve sıkışma hatta çaresizliğe sürükleyen yetersizlik düşünce ve duyguları uyandırdığını görüyorum. Sağlıklı ilişkilerde sanırlar çizebilmek, mesafeler koyabilmek, kutsal hayırları kullanabilmek, yaşam kararlarında suçluluk duymadan özgür olabilmek önemlidir. Biz buna ruhsal olgunluk ya da yetişkinlikte tekamül diyoruz.
    Biricik yaşam öykümüzde bedensel, akademik, sosyal açıdan (doktor, mühendis, subay, anne, baba) yetişkin olabiliyor ama ruhsal açıdan yetişkinliğimizi henüz tamamlamamış olabiliyoruz. Uzmanlarımızdan alacağınız ruhsa yardımla tekamül yolculuğunuzu tamamlayabilir kendinizle ve çevrenizle sınırlarınızı çizmeyi öğrenebilir (kutsal hayır) ve sizde oluşan ikircikli düşünce ve duyguların esiri olmaktan ömür boyu kurtulabilir kararlarınız özgürce verebilirsiniz.

  3. kerim dedi ki:

    Batıda yaşlı insanlar yapayalnız. 75 yaşını aşan insanların neredeyse yarısı yalnız hatta çoğu zaman yapayalnız yaşıyorlar. Evlatlarının umurunda bile değiller.

    Annemin eşi yok ama yalnız değil. Evliyiz ve annem bizimle yaşıyor. Onu evlatları olarak yalnız bırakmadık. Çokta mutlu. Geziyor tozuyor. İlgimizi sevgimizi ondan hiç eksik etmedik. Kendi hayatını yaşar bize hiç karışmaz zaten karışmasına izinde vermeyiz. Herkezin kendi hayatı var.

    Hayvanlar “arkasına bile bakmadan” yuvadan ıuçar gider.

    Ama biz hayvan değiliz insanız.

    Hayat sonsuzluğa uzanan bir zincirdir. Zincirin heryeri eşit kalınlıkta olmak zorundadır.

    Kök ailen seni geçmişe eşin ve çocukların ise geleceğe bağlar.

    Sizin zincirin ise maalesef bir tarafı ince diğer tarafı kalın. Yanlış tasarım. Zira zincir en zayıf yerden kopar.

    En iyi tasarım zincirin heryerinin ( kök aile & kendi kurduğun aile ) eşit kalınlıkta olmasıdır. Kök ailenle sonradan kurduğun aile “eşdeğer” olmalıdır.

    Yoksa batıda olduğu gibi bir yaştan sonra yapayalnız kalır insanlar.

    Üstelik böyle olunca çocuklarıda riske ediyorsunuz zira çocuklarda bu “bencillikten mustarip dengesiz sistemde” ister istemez ikinci plana atılır.

    Annem gibi eşi olmayan yaşlı insanların ilgiye sevgiye ihtiyacı yok mu zannediyorsunuz?

    Psikologlar ne diyor : Hobi edinsinler arkadaş edinsinler. 🙂

    Dalga mı geçiyorsunuz diyorum bende bunlar yetiyorsa neden evleniyor / yuva kuruyor insanlar?

  4. Nazan... dedi ki:

    Merhaba irem hanım, 2 aydır evliyim . Ikimiz de aynı memleketliyiz. Ama ikimiz de memleket dışında yaşıyoruz. Ve memleketimize gezmeye gittiğimiz de nerde kalınacak sorunu yaşıyoruz o istiyor kardeşleri enişteleri kısmında kalamadım bende diyorum büyükler dururken niye onlar. Böle diyince de kırılıyor canı sıkılıyor. Sıkmakta istemiyorum. Aradaki dengeyi nasıl sağlayabilirim ne yapabilirim

  5. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba Nazan Hanım,

    Öncelikle sitemize gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.
    Evliliğiniz için kutlarım. Eşler arasında orijinal aile ilişkileri konusunda sorunlar yaşanmaktadır. Bunun pek çok nedeni olmasına rağmen en sık rastlananı bu konuların nişanlılık döneminde açıkça konuşulup taraflarca onaylanmamasıdır.
    Size şuan önerim bu ve benzer çatışmalı durumları daha da geç olmadan eşinizle fikrilerinize ve ihtiyaçlarınıza saygı duyarak konuşmanızdır.
    Çift olarak açık ve etkili iletişim yeteneklerinizi geliştirmek isterseniz ekibimizden destek alabilirsiniz.

  6. Şaşkın dedi ki:

    Beş yıllık evliyiz ve eşim bir yıllıkken erkek kardeşimle ticaret ilişkisine girdiler ama beklenen olmadı işler kötü gitti araçlar satıldı parasını fazlasıyla aldı kardeşim ama dört yıldır eşimle kavgamız hiç bitmedi bu arada iki doğum yaptım çok stresli ve en sonunda eşim fazla verdiği paralar için kardeşime dava açmaya kalktı bende karşı çıktım şimdi boşanmak istiyor ve 1-3 yaş çocuklarım onla kalma şartı koyuyor ne yapacağımı bilmiyorum

  7. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba,
    Öncelikle sitemize gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.
    Evlilik ilişkisi güven, sevgi, yakınlık, bağlılık gibi sağlıklı sınır ve temellere dayanmayınca ötekilerle(kardeşiniz)iyi gitmeyen ilişkilerden kolayca etkilenebiliyor.
    Evliklerin hukuksal sona ermesi durumunda çocukların bakımını taraflardan her ikisi de isterse çocukların velayetini, yaş ve gelişim özellikleri, ihtiyaçlarını dikkate alınarak mahkeme belirler. Boşanma durumunuzda çocukların kimin yanında kalacağına mahkeme karar verecektir.
    Biliyoruz ki 0-7 yaş dönemi anne-çocuk ilişkisi açısından kritik ve önemlidir.
    Siz de bu bilgiden hareket ederek çocuklarınızla bağınızı da dikkate alarak boşanma sürecinde sınırlarınızı çizebilirsiniz.
    Bu dönemde psikolojik yardım almanız gerekirse ekibimizden randevu alabilirsiniz.

  8. Abdullah dedi ki:

    İrem Hanım merhaba;

    21 yaşındayım. Kız arkadaşım ile 1 senelik bir ilişkim var, ilişkinin 4. Ayında kendisini ailemle tanıştırdım. Ailemle tanıştırdığım ilk sevgilim kendisi. Ailemle tanıştırdığımdan beri ailemin daha önce bana göstermediği ilgiyi gösterdiklerini, söylemlerimde daha alıngan davrandıklarını düşünüyorum. Babam gönderide bahsettiğiniz durumu bize uyguluyor. Annesini bizden daha çok seviyor ve bu durum yüzünden her zaman kendisine karşı çıkıyorum. Ancak kendimi de bu durumu uygularken bulmak istemiyorum. İlk başlarda sevgilime karşı olan alınganlıklarını yıktım. Ancak bu defa da sevgilimin bazı şeylere fazla tepki verdiğini düşünüyorum. Annen de her şeye karışıyor, sana şöyle böyle davranıyor gibi şeyler diyor. Aynı cümleleri annem kuramaz mesela çünkü ilk başlarda üstüme çok geldikleri için ilişkimi savundum. Sevgilimin de annem hakkında konuşmamasını istiyorum. Birbirleri hakkında söyledikleri şeyleri kendilerine iletmedim. Kız arkadaşımla da kötü olmak istemiyorum çünkü ailesi hakkında yorumda bulunuyorum. Ancak ben hiçbir zaman baban da şöyle böyle yapıyor bu durum beni sıkmaya başladı gibi ifadeler kullanmadım onun aksine. Sizce nasıl bir yol izlemeliyim?

  9. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba,

    Öncelikle sitemize gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.
    21 yaş gençliğin son devresi ilk yetişkinliğin başlangıcı bir dönemdir. Olgun ve sakin ilişkiler pek beklenmez. Yakın İlişkilerin deneyimlenme isteği, başlaması, oluşması, olgunlaşması zaman isteyen bir süreçtir.
    Süreçte orijinal aile üyelerinin bazen arkadaşların tutumu ve değerlendirmeleri önemlidir.
    Gözlemler aile üyelerinin kendi psikososyal gelişmelerine bağlı olarak Yapıcı, destekleyici, çatışmaları çözücü yönde örnek oldukları ya da eleştirel, yargılayıcı, çatışmaları tırmandıran hatta tarafgir tutum ve davranışları sergiledikleri yönündedir.
    Çiftlerin ilişkililerinin ve tepkilerinin bu tutumlardan etkilendiğini görmekteyiz.
    Öte yandan zıtlıkların, çatışmaların üstünü kapatmak ya da tarafların birbiri hakkında olumsuz şeyler söylememelerini istemek sorunları halının altına süpürmektir. Aksine her düşünce ve duyguyu değerli kılarak konuşuyor olabilmek ilişkinin sınırlarını çizmek ve derinliği açısından önemlidir.
    İlişkide ortaya çıkan düşünce, duygu ve yaşanan çatışma ve sorunları, ötekini kırıp yıkmadan, hakaret etmeden, yok saymadan, değersizleştirmeden konuşma becerisini ilişkide geliştirmek önemli bir adımdır. Sevgililik, nişanlılık dönemleri bu açıdan önemlidir.
    İçinde bulunduğunuz durumu yukarıdaki bilgiler doğrultusunda anlamlandırıp yönetme becerisi göstermenizi ya da bu konuda ekibimizden yardım almanızı önerebilirim.
    Sevgiler,

  10. Dilara dedi ki:

    Nişanlımın benden başka kimseden fikir almasını istemiyorum. Ya da yaptığımız bir şeyi kimsenin bilmesini istemiyorum. Ev kiralıyoruz ablasına söylüyor anlatıyor. İkimiz farklı şehirdeyiz. Bugün yatak beğendik aldık parasını ödedik sonra beni aradı. Ablamı aradım söyledim yatak aldığımızı o da “iyi yapmışsınız ben şu markadan aldım pismanım falan dedi” dedi .Ben de neden söyledin ki bunu dedim; fikir alayım o anlar diye dedi, ses tonu düştü sonra ararım seni dedi ve kapattı. Yani bu davranış doğru mu yanlış mı karar veremiyorum. Ben evimize aldığımız bir eşyayı yaptığımız bir planı ikimizden başkası bilsin istemiyorum. Benim yaptığım mı yanlış? Destek almak istiyorum.

  11. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba,
    Öncelikle sitemize gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.
    Partner ya da evlilik ilişkisinde tarafların orijinal aileleri ile ilişkileri önemlidir. Bu durum oldukça çatışmacı yeni durumlara neden olmaktadır. Size önerimiz bu durumu nişanlınız ile konuşup sınırlarınızı şimdiden belirtmeniz olmalıdır.
    Bu konuda yardım almak isterseniz site uzmanlarımızdan randevu talep edebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir