Kaygılı Annelere Ne Oluyor? Anne Kaygısının Azı Yarar Çoğu Zarar

Geçen hafta Ayşegül Aybar benimle iletişime geçti.  Kaygılı annelerle ilgili bir yazı hazırlıyormuş, benim bir uzman olarak görüşlerimi almak istemiş.  Ayşegül Ayber’le İngiltere’den İstanbul’a döndüğüm 2000’li yılların başlarında tanışmıştım.  O dönemde Zaman Gazetesi için hazırladığı yazılar için benden görüş istiyordu.  Bugünlerde yazılarını Kadının Güncesi sitesinde yayınlıyormuş. Gene önemli bir konu seçmiş.  Bu kez araştırması birçok anne için sorun olabilen aşırı kaygı hali, nedenleri, etkileri ve tedavisi üzerine.  Ayşegül Aybar’ın güzel sorularına verdiğim cevapları sizlerle paylaşıyorum.

3639041468_46b523930f_z

Kaygılı anneler aşırı koruyucu olduklarında çocukları ile aralarındaki psikolojik göbek bağını koparmakta zorlanabilirler.

1)  Bazı anneler diğerlerine göre daha kaygılı; sağlıklı ve sağlıksız kaygıyı nasıl ayırırız?

Kaygı kendimizi tehdit altında olarak algıladığımızda, güvende hissetmediğimizde ortaya çıkan doğal bir duygu durumudur.  Kaygı aslında normal hayatın bir parçası ve bazı sorunları önceden görüp önlem almamızı sağlayabildiği için evrimsel olarak yararlı bir tarafı var.  Hamilelik öncesinden başlayarak anneliğin çeşitli aşamalarında farklı düzeylerde de olsa kaygı yaşamayan anne yok gibidir.

Hava soğuksa ve bebeğimiz yeterince sıcak değilse kaygılanmamız normaldir; vücut ısısını artıracak şekilde giydirerek ya da ortamın ısısını yükselterek hastalanmamasını sağlarız.  Veya bebeğimiz sürekli ağlıyorsa ve derdini anlayamıyorsak kaygılanırız. Çünkü günlük yaşamın döngüsünde bebeğimizin açlık, susuzluk, yorgunluk, hazımsızlık, diş çıkarma gibi huzursuzluk kaynaklarını tanımayı ve rahatlatmayı biliriz.  Bu durumda kaygımız bizi bebeğimizi rahatlatmak için yardım almaya motive ettiği için sağlıklıdır.

Sağlıksız kaygıda kontrolden çıkmış bir hal vardır.  Yani böyle bir anne sakince yapılması gerekeni yapmakta zorlanabilir.  Sağlıksız kaygı birkaç şekilde kendini gösterebilir.  Tehdit altında hissetme duygusunu kendi kendilerine ortaya çıkaran ve devam ettiren anneler vardır. Örneğin bebeğin veya kendilerinin ölümcül bir hastalığa yakalandığını hayal edip kaygılanan bir anne sürekli hastalıklarla ilgili bilgiler toplayıp kendinde ve çocuğunda hastalık belirtileri arar; sık sık doktorlara gider ve gereksiz testler yaptırmak ister.  Bir kaza geçirdiklerini hayal ederek kaygılanan anneler, evden çıkamamak gibi ya da çocuklarının yanlarından uzaklaşmasına hiç izin vermemek gibi kaza olasılığını ortadan kaldırmaya yönelik imkansız bir çaba içine girebilirler.

Aşırı kaygılı anneler bu durumu bedenlerinde, zihinlerinde ve davranışlarında hissederler. Yeme düzenleri bozulabilir, aşırı yeme ya da iştah kaybı, uykusuzluk, midelerinde kasılmalar, mide yaraları, tansiyon sorunları yaşayabilirler. Takıntılı düşüncelerin etkisinde sürekli rahatlatılma veya kontrol etme ihtiyacı içinde, sabırsız ve sinirli olabilirler.  Bu duruma diş gıcırdatma, unutkanlık, odaklanamama ve çeşitli ağrılar eşlik edebilir.

2) Annelerde aşırı kaygının nedenleri hakkında neler söylemek istersiniz?  

Annenin kendi çocukluğunda yaşadığı olumsuz deneyimler bu durumu açıklayabilir. Örneğin çocuğundan her ayrılması gerektiğinde nedenini bilmediği bir şekilde panik atağa varan tepkiler veren bir anne çocukluğunda istismara uğramış olabilir. Bilinçdışı, her ayrılıkta kendisini koruyamayan annesi gibi hissetmesine neden olur.  Yaşanılan kaygı o kadar büyüktür ki anne bebeğinden ayrılıp pazara gidemez olur.

Ebeveynleri tarafından fazla ilgi görmeyen bir anne yeterince iyi anne olmakla ilgili aşırı bir kaygı içine girebilir.

Ayrıca deprem gibi, sevilen birinin beklenmedik vefatı gibi yetişkinlikte yaşanan veya tanıklık edilen travmatik olaylar da benzer bir etki yapabilir.  Ne yazık ki medyada görülen veya okunan, bebeklerinin ameliyatı için para bulmaya çalışan ebeveynler gibi sarsıcı haberler de bazı annelerin dengesini bozabiliyor.

Bir de eşlerinin sadakatsizliği, alkol bağımlılığı, ya da şiddet eğilimi gibi gerçek nedenlerle kaygı sorunu tetiklenen anneler vardır.  Bu durum somut bazı uç olaylara bağlı olarak ortaya çıktığı için çözüme yönelik adım atmanın öncülü olduğu için sağlıksız sayılmayabilir.  Ancak kaygı hali uzarsa ve çözüme yönelik davranışa dönüşmezse sağlıksız hale gelmiş olur.

3)  Kaygılı annenin kendisine ve bebeğine zararları nelerdir ?

Bu anneler öncelikle hayatın ve çocuklarının keyfine varamadıkları için kendilerini küçük kimi zaman da daha büyük çaplı bir cehennemde bulurlar.  Hayat bu anneler için gerçekten çok zordur.  Kaygıları onları o kadar yorar ki sık sık hastalanabilirler.  Gece gündüz bakıma ihtiyaç duyan bebeklerine enerjileri yetmez. Kolay sinirlenebilir, eşlerine takıntılı bir şekilde kızabilir, yeme bozuklukları geliştirebilirler.  Bütün bu sıkıntılar uzun süre devam ederse kişi depresyona girer ve birçok fonksiyonunu yerine getiremez olur.

Bebek kaygılı annede güven bulmakta zorlanır.  Bu anne aşırı koruyucudur ve bebeğinden ayrılırken çok karışık duygular yaşar.  Bebek te bunu hisseder ve o da ayrılıklarda fazla zorlanır.  Güvende hissetmediği için daha çok ağlayıp daha zor uyuyabilir.   Gelişimi yavaşlayabilir.

4)  Kaygılı annelerin çocuklarının gelişimine etkileri neler?  Bu durumun yetişkinlik dönemine kadar uzanabilecek dezavantajları var mı ?

Çocuk varoluşunu devam ettirebilmek için anneye muhtaçtır.  Anne çocuk ikilisinde anne zorlanıyorsa evrimsel süreç önceliği annenin iyi olmasına verir ki anne bebeğine bakabilsin.  Bu yüzden kaygılı anneleri olan çocuklar sürekli annelerinin ruh halini kontrol ederler.  Sık sık ‘Anne neyin var?’ diye sorarlar.  Ayrıca çocuk anne karnından çıkmış olsa bile psikolojik göbek bağı senelerce kopmayabilir.  Özellikle kaygılı annelerin çocukları annelerini sakinleştirme ve iyi hissettirme çabalarına çok küçükken başlarlar ve bu tutumu büyüdükçe devam ettirirler. Bu davranış biçimi çocukluklarını yaşamalarına engel olduğu için annelerine karşı aynı zamanda yoğun bir öfke de beslerler.  Bu öfke hemen hemen her zaman suçluluk duyguları ile bastırılır.

Bu çocuklar ebeveynlerinin kaygı derecesine göre gece ayrı yatmak istemezler, annelerine dokunarak uyuma ihtiyacı içinde olabilirler, anaokuluna başlarken zorlanabilirler, ileride okul korkusu yaşayabilirler. Akılları evde kaygılı annelerinde takılı kaldığı için akademik başarıları düşük olabilir.

Hem ayrışma ihtiyacı içinde olan hem de kaygılı anneyi geride bırakmakta zorlanan ergen daha önce bastırmış olduğu öfkesinin daha büyük bir şiddetle ortaya çıkmasını deneyimler.  Hem kendisi hem de etrafındakiler şaşırır.  Bazı ergenlerse öfkelerini umursamazlıkla veya annenin isteklerinin tersini yaparak pasif bir şekilde dışa vurabilir.

Bazı kaygılı annlerin çocukları ise ebeveynlerini ve kendilerini rahtalatmak için espirili ve canlı bir kişilik geliştirirler. Bu kişilik özelliği gelişirken kimi zaman komedyen olarak insanları eğlendirir ama iç dünyasında gerçek duygularını saklayıp, bastırabilir.  Kendisine giderek yabancılaşan bu tür yetişkinlerin intihar eğilimleri olabilir.

5)  Kaygılı anneler bebek doğar doğmaz mı kaygılıdırlar, yoksa kaygı ilerleyen aşamalarda da ortaya çıkabilir mi?

Kişi hamilelik öncesinde kaygılı olabilir ya da kaygısı hamilelikle tetiklenmiş olabilir.  Çevresel faktörler de doğumdan sonra kaygı durumlarına neden olabilirler.  Örneğin genç bir gelin olarak geldiği ailede ebeveynliği sık sık eleştirilen, fikirleri önemsenmeyen bir anne bu durumun yarattığı psikolojik baskı ile başedemeyerek aşırı kaygılı tutumlar sergileyebilir.

Ayrıca kaygı kalıcı olmak zorunda değil, dönemsel bir şekilde ortaya çıkıp daha sonra kişinin rahatlaması ile etkisini yitirebilir.

6)  Anneleri aşırı kaygılı olan çocuklarda öz güven eksikliği görülebilir mi?

Evet öz güven eksikliğini ortaya çıkaran birçok faktör var.  Bunların en etkililerinden biri kaygılı anneler.  Düşünsenize sürekli annem başıma kötü birşey geleceği kaygısı ile beni yönlendirmeye çalışırsa ben de doğal olarak ya buna isyan edip uzaklaşırım ya da yanıbaşından ayrılmam.  Ama her iki halde de istesem de istemesem de arka planda ‘Acaba annem haklı mı?’ diye düşünürüm.

Tabii her çocuğun kaygılı annesinden etkilenme oranı kendi doğasına, ailesindeki ve çevresindeki diğer kişilerle etkileşimine göre değişiklik gösteriyor.

7)  Aşırı kaygılı anneler nasıl tedavi edilir?

Farkındalık çok önemli.  Düşüncelere takılmak, geçmişle veya bugünle ilgili dikkat isteyen bazı işler olduğunun ipucudur.  Bu işleri bitirmek gerekir.  Bugün kaçındığımız bazı çatışmaları ortaya koyma, geçmişle yüzleşme ve barış yapma ihtiyacı vardır.

Bir uzman desteği ile çocukluk ve yetişkinlik travmalarının etkilerini temizlemek çok daha kolay olur.  Kaygıyı azaltıcı bir takım ilaçlar vardır ancak bu ilaçlar kaygıyı anlık olarak baskılar, ilaç alınmadığında kaygılar tekrar hissedilir.

İrem Bray

İrem Bray, Boğaziçi Psikoloji ve Londra Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü mezunu uzman bir psikolog ve deneyimli bir Aile Terapistidir. Hayatı, dünyaya vereceği armağanlarını keşfetme ve paylaşma yolculuğu olarak görür. Bireyden yola çıkarak toplumu halka halka dönüştüren projeler geliştirir. Ekibi ile birlikte son teknolojileri kullanarak aile terapistleri yetiştirir, dünyanın her yerinde yaşayan kişilerle, özellikle Türk ve Türklerle ilişkide olanlarla görüşerek birey, çift, aile, şirket gibi sistemleri iyileştirmek, geliştirmek üzere çalışmalar yapar. İrem Bray ve ekibine [email protected] adresinden veya 0090 538 912 33 36 ve 0044 738 7763244 telefon numaralarından hemen ulaşabilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

1 Cevap

  1. Yazınızı çok aydınlatıcı buldum.Fakat bu memleketin coğrafyasında insan bırakın kaygılı anne olmayı,
    anneler için de kaygılanıyor ister istemez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir