Ulusal ‘Bilinçli Aile’ Kampanyası Söyleşisi

GÜLŞAH: Biz Türkiye’de bilinçli ailelerin iyi çocuklar yetiştirmek için gerekli olduğunu düşünüyoruz.  Ve Türkiye’de bunun bir sorun olduğunu düşünerek bunu kampanya konusu olarak seçtik.   Şöyleki bilinçli ailelerin daha iyi çocuklar yetiştirebilmeleri için böyle bir kurum oluşturmayı düşündük.  İşte TC Sosyal Aile ve Politikalar Bakanlığı adı altında 182 gibi bir kurum oluşturmayı düşündük.Bu kurum örneğin evde çocuğuyla ilgili sorun yaşayan bir aile var,çocuğu ağlıyor vs. yada ilkokula gidiyor okulu ile ilgili bir problem var yada ergenlik dönemine girdi, ergenlik dönemi ile ilgili bir sıkıntısı var.  Herkesin psikoloğa gitme şansı yok veya şöyle söyleyeyim hem maddi hem manevi anlamda psikoloğa gitme şansı yok. Bizde bu yüzden böyle bir kurum oluşturmayı düşündük.  Böyle bir sıkıntıya girdikleri zaman sürekli bizimle doğduktan itibaren iletişim içerisinde olduğu sürece çocuğunu daha iyi yetiştirebilecegine insanları inandırmayı düşünüyoruz.  İşte bunun için herşey hayali olduğu için biz herşeyi yapabiliyoruz.  Oyun alanları,etkinlik alanları vs. böyle etkinlikler oluşturmayı düşündük.  O yüzden de internetten araştırdım ben sizin videolarınızı izledim elimden geldiğince,yazılarınızı okudum.  Gerçekten bize yardımcı olabilecek yazılarınız var.  Sizle de iletişime geçmek, aklımızda oluşturduğumuz soruları sormak istedik.

Bu yüzden şöyle sorayım size ”Sizce Türkiye’de bilinçli aile kavramı nasıl?” Bunu bize açıklayabilir misiniz?

irem

İREM BRAY:  Birkere bu Bilinçli Aile kavramını ben beğeniyorum ve seviyorum.  Zaten sizde beni o sayade bulmuşsunuz öyle bir eğitimim var.  Burada şöyle bir varsayımımız var degilmi; eğer aile üyeleri çocuk gelişimi ve bu süreç içerisinde kendi davranışları hakkında bilgi sahibi olurlarsa birbirleriyle ilgili düşünceleri değişecek mi diye bir varsayımımız var.  Tabi zamanla hepimiz keşfediyoruz ki doğru ve yalnış böyle kutulara konulamıyor.  Örneğin bugün bize yalnış gibi görünen birşeyin başka bir durumda ve ortamda doğru ve olumlu etkileri olabileceğini düşünebiliriz.  Yani örneğin geleneksel Türk aile kültürüne baktığımızda işte çocuklara sevgi veriliyor ama kontrolde var.Genellikle sevgi biraz şartlı oluyor bizim kültürümüzde.Çocuktan bir karşılık bekliyoruz.İşte bizi sevsin,bizim sözümüzü dinlesin,bize saygı göstersin bununda anlamı ailelerin iyiliği her zaman bireyin iyiliğinden önce gelir.Büyüklerin söyledikleri doğrudur,onlar haklıdır,sorgulanmamalıdır.Kendi başına düşünmek,karar vermek,hareket etmek çokta işlerine gelmez.Yani büyükler tarafından çocuğun düşünmesi, merak duygusu pek fazla desteklenmez.Çünkü çocuğu anlamak diye birşey yoktur.Çocuğun zaten yapması gereken işler ve üzerine düşen görevleri vardır.Onu yapmakla sorumludur.

Son dönemlerde bu şehirleşmenin artması ile daha çok dersler,eğitim oku adam ol tarzı bir yöne büründü.Ama eskiden öyle değildi,daha çok tarımsal bir toplumduk orada işte çocuk üretime katkıda buluncak bir bireydi.Büyüdükçe bakımı daha çok geniş aileler tarafından gerçekleştiriliyordu.Yani bilinçli aile kavramını beğenmekle birlikte buna dikkatli yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum.Yani kültür,ortam ve yönetim biçimleri değiştikçe  aslında doğru ve yalnış kavramıda değişiyor.Bununla beraber bazı temel hatalar var bence karşılaştırmak çok yaptığımız birşey, çok iyi niyetli gibi görünüyor bak o da yapıyor sende yap.İyiyi göstermeye çalışıyoruz göya ama çocukta genellikle şöyle birşey uyandırıyor.Yetersizlik durumu nasıl yapıldığı da önemli tabi ama bu genellikle küçük düşürmekle beraber bak sen yapamıyorsun,kıskandırma çabası ile bir de eleştirmeyi çok seviyoruz.Sanki eleştirdiğimizde çocuklar özellikle o işi daha iyi yapacak ama tam tersine o işi yapacaksada yapamayacak gibi güveni sarsılıyor.Tabiki eleştirilecek şeyler oluyor ama bunu nasıl yapacağımızı,daha iyi nasıl ileteceğimizi bilmiyoruz.Yani bilinçlilik burda çok önem kazanıyor.Nasıl yolunda gitmeyen birşeyi daha iyiye çevirebiliriz,yada yolunda gitsin diye nasıl yaklaşabiliriz.Bu konuda bilinçlenmeye kesinlikle ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum ailelerin.

GÜLŞAH:Doğru haklısınız zaten bizim soracağımız sorulara bir anlamda cevap verdiniz.Geçmişten günümüze aile kavramı vs. nasıl değişmiştir diye soracaktık.Birde bir sorum daha olacak size.

Sizce bu bizim oluşturduğumuz kurum sonuçta bir ödev,biz bunu bir ödev adı altında yapacağız ve hayali sizce mantıklı mı?Hani şöyle birşey var Türkiye’de böyle şeyler çok çabuk kabullenmiyebilirler ve biz bunu kabul ettirmeye çalışacağız.Çünkü bir kampanya düzenliyoruz,broşürler,kitapçıklar hazırlayacağız,oyun alanları vs.Şunu düşünüyorum arkaşımla birlikte bir ülkenin geleceğini hazırlamak için önce onu çucukluktan eğitmek gerekiyor.Yani sizce böyle birşey mantıklı mı?Böyle bir kurum oluşturmak yani 182 gibi bir kurum olacak.Yani böyle bir kurum büyük şehirlerde oluşturulup insanların sürekli iletişim içerisinde olması gereken konumda olacak.Onu insanlara nasıl aşılıyacağız onu bilmiyoruz.

İREM BRAY:Tabi ben sizi çok idealist olarak görüyorum.Ama böylede olmak lazım idealler olmadan hiçbir yere varılmıyor.Neden olmasın,keşke herkes bu olanaklara bu kadar kolay ulaşabilse.Ulaşabilmelerini sağlamakta bizim elimizde.Tabi bazen şöyle birşey oluyor,yaygınlaştırmaya çalışırken kaliteden kaybediyoruz.Ve anlamını kaybedebiliyor.Yani sizing bu iyi niyetli tutumunuz,bakış açınızı toplumun geneline yaymaya çalıştığımızda karşımızdaki insanı dikkate almayan yaptırımcı bir hale dönüşebiliyor.Yani control etmeye yönelik, işte katagorize edip sen bunu yapamıyorsun o zaman biz bunu yaparız.Hani daha tepeden inmeci yerarşi tarza dönüşüyor.Ama tabi ideal olan sizin dediğiniz gibi bu dengeyi iyi koruyabilmek.Ve ihtiyaçları olan şeyleri zamanında ve saygıyla verebilmek.En büyük hata bu toplumsal hareketlerde ailenin çocuğa yaptığı hatayı kurumlar,güç sahipleri bunu aileye yapıyor.

Yani aileyi küçük düşürüyor,aileyi eleştiriyor ve aile kendi güvenini kaybedip fonksiyonlarını yerine getiremiyor.Yada aynı hataları devam ettiriyor ve o tarafla ilişkisini kesiyor.Dolayısıyla bunu bir sistemik bir sorun olarak görüyorum ben.Yani toplumun bütününde olan bir sorun aslında.Yoksa sadece aileler çocuklarına kötü davranıyor da çocuklar o yüzden böyle yetişiyor değil.Daha çok tüm düzeylerde devletten baktığımız zaman benzer tutumları ebeveynlere yönelik,çalışanlara yönelik ,okullarda öğretmenlere yönelik,öğretmenlerden öğrencilere yönelik yani bu böyle birbirini devam ettiren sorun diye düşünelim.Dolayısıyla çok böyle kolayca basitleştirerek çözebileceğimizi düşünüyorum ama size şöyle bir öneride bulunabilirim.Öncelikle herşey bizden başlıyor yani sizden başlıyor..Tabiki bu duygu içinizde yaşattığınız özlem ve çaba çok değerli.Yapabileceğiniz en önemli şey kendinizle çelişmek.Yani tabiki ailelere bu bilgileri götürebilmek için bu kampanyayı planlamak çok değerli, ama bunu yaparken bu ailelerin var olmasına neden olan durumun kendi içimizdeki yansımasınıda fark etmemiz gerekiyor.Yani kendi karanliklarımızı,kendi şiddetimizi biliyoruz.Türkiye’de şiddet çok var.Büyükten çocuğa var ama kendimize karşıda var.Kendimize karşı çok şiddetliyiz,çok eleştiriyoruz eleştiriyi kendimize yapıyoruz.Değişim her zaman zaman alıyor ve bir süreç meselesi.Kurumsal Düzeyde yaparsak hızlandıracağımızı düşünüyoruz.Ama oraya doğru giderken de kendimize bakmamız lazım.Biz eleştirdiğimizde değişmeye çalıştığımız durumları nasıl kendimizde ve yakın çevremizde devam ettiriyoruz.Buna bakarak aslında sürekli kendinizle çalışarak en iyi bu çocuklara ve ailelere nasıl yardım edebilirsiniz o yavaş yavaş kendiliğinden ortaya çıkacak.Yani burden benim size verebileceğim en değerli tavsiye bu olacak gerçekçi olması açısından.Tabi ki gerçekçi o kadar çok şey yapılıyorki yapılmış olması için ama onun içinin doldurulması,doğru yerlerde doğru kişilerle uygun içerikte organize edilebilmesi için kalpten bunu hissetmek kendinizi o düzeyde bakabilmek ve sorgulayabilmek çok önemli.

GÜLŞAH:.Çok teşekkür ederiz.Bu bizim için sadece bir ödev değil saonuçta biz bundan 40 puanlık bir not ortalaması gibi birşey alıcaz.Ama biz şuan 2.sınıfız okulu bitirdiğimiz zamanda reklamcılık okuduğumuz için illaki elimizde birşeyler olması gerekiyor.Hani bu yüzden bu kadar çabalıyoruz.O yüzdende sizinle iletişime geçmek istedik.Sizinle birlikte çok ayrı psikoloğa mesaj attık ama sadece sizden geri dönüş alabildik.O da benim için ayrı bir mutluluk oldu sizinle böyle görüşme şansı bulmak.Cidden çok teşekkür ederiz,bize çok yardımcı oldunuz.

İREM BRAY:Dinçer-Gülşah şöyle bir şey var benim için, yaptığınız şey benim için çok değerli.Neden değerli; çünkü birkere tutkuyla yaklaşıyorsunuz.Hani bir derstir yaptık geçti gitti demiyorsunuz.Benim gibi biriyle iletişime geçme ihtiyacı duymussunuz.Bence bu harika,sonra reklamcılık okuyan birisinin bunu yapmak istemesi de çok güzel.Çünkü şuan reklamlara baktığımızda tamamen malipilasyona dayalı halkı geliştirmek onları iyiye götürmek için yapılanlara bakıldığında % de olarak çok az.

Benim abimde reklamcı babamda.Her zaman çok onaylamıyorum abimin düşüncelerini ama bana hep soruyor nasıl manipile ettirebilirim halkın bakışını felan diye.Bende bilsemde sana söylermiyim ki felan diyorum.O da bana diyor ki;İrem senin değer verdiğin görüşlerin oturması ve yayılması için reklama ihtiyaç var.İmaj yaratmaya bir takım kamuoyu oluşturmaya.Evet ama bir reklamcıya güvenebilecek miyim diyorum.O yüzden size yeni nesil reklamcı olarak geliyor olmanız beni ayrıca mutlu ediyor.Hani böyle herhangi ir psikoloji öğrencisinden daha da sevinerek sizinle konuşuyorum.

GÜLŞAH:Çok teşekkür ederiz, bizde gerçekten çok mutlu olduk ve cidden bizim çok işimize yarıyacak bilgiler edindik sizden.Bunu sadece kendini gerçekleştirme olayını düşünmüyorduk hem arkadaşlarım hem ben.Şuan kendimize daha çok bilerek ve isteyerek bakacağız.Cidden çok teşekkür ederiz.Bize çok yardımcı oldunuz.

DİNÇER:Birde şöyle birşey var aileler çocukları ağladığında,üzüldüğünde,onların sözünü dinlemediğinde biz bunu şiddetle bastırmaya çalışıyoruz.Onlarda özgüven eksikliği mi yaratıyor?Bize birde bundan bahsedebilirseniz çok iyi olur.

İREM BRAY:Şöyle çocuklar zaten içsel olarak gelişimsel olarak kendilerini hissetmeye,keşfetmeye başladıklarında bir panic yaşıyorlar.Yani ben annemden farklı bir insanım duygusu yavaş yavaş gelişiyor ve dış dünya artık onun isteklerini birebir karşılamadığında bir şoka uğruyor.Hani ne oluyoruz gibi birşey oluyor.Dolayısıyla o karşılamada canı yanıyor ve tabiki ağlıyor.

Tabiki talepleri oluyor ve karşılanmıyor.Şimdi bu durumda neye ihtiyacı var çocuğun ona bakmalıyız.Çocuğun sınıra ihtiyacı var evet,anlaşılmaya ihtiyacı var kesinlikle ama bunun sevgiyle yapılmasına ihtiyacı var.Yani biz genellikle ağlayan çocuğa yada talep eden çocuğa ısrar ederse azarlıyoruz.Yapma diyoruz,sus diyoruz,döverim diyoruz,dövüyoruz hatta bağırıyoruz söylenmemesi gereken şeyleri söylüyoruz.Anne-babaların dili ve eli iyi değil çoğu zaman.Şimdi bunların herbirinin şöyle bir etkisi oluyor;benim duygularım değerli değil hatalı,ben kötüyüm böyle bir sonuca ulaşıyor.Yani böyle koruyucu,kollayıcı,yönlendirici bir tutum olmuyor.Yönlendirici,koruyucu,kollayıcı tutum şöyle olur;niye ağlıyorsun.Bir duymamız lazım,ağlıyor çünkü kıskanıyor,aç,susuz,uykusu var bir ihtiyacı olabilir.O zaman o ihtiyaca yönelik ne yapabiliriz diye ebeveyn ona bakıyor.Ama ağlamadan da bazı şeyleri çözebilmesini öğretmemiz için de tamam anlıyorum o istediğini yapacam ama once bir sakinleş.Sakinleşerek istemeyi hatırla.Böyle bir tutum olabilir.Ama zaten çocuk canı yanar bir şekilde ağlıyorsa o zaman sarılmaya ihtiyacı var çocuğun.Yalnız değilsin yanındayım onu duymaya ihtiyacı var.Kıskançlık konusu büyük bir sorun ülkemizde. Kıskançlık kötüdür böyle bir algı var.Halbuki kıskançlık kötü felan değil,kıskançlık normal bir süreç.Yani çocuklar zaten kıskanmak zorundalar gelişirken bununla bş etmeyi öğrenirkende zaten sağlıklı bir şekilde hırslanmayı,çalışkanlığı kendi kendi gerçekleştirmeyi öğreniyor.Kıskanma kötüdür,kardeşler kıskanılmaz falan gibi şeyler söylediğinizde çocuk böyle eyvah ben çok kötü birşey yapıyorum olmaması gereken birşey istiyorum gibi kendine karşı çok eleştirel ve kötüleyici yani kendini kötü görüyor o zaman.Halbuki bu zamanla geçecek demek gerekiyor.Bu normal yaşadığın normal zamanla geçecek demek gerekiyor.Bunu Kabul etmemiz ve kendimizde Kabul edemediğimiz için çünkü kimse bize böyle yaklaşmadığı için bizde çocuklarımızda Kabul edemiyoruz.Bilmiyorum cevap oldumu Dinçer?

DİNÇER:Oldu evet çok teşekkür ediyorum.Ben bunu çok büyük bir sorun olarak görüyordum.Hani çocuğu susturmaya çalışmayı ilerde çocukta güvensizlik olur,birşeyleri söylemekten çekinir,duygularını ifade edemez,içine kapanır ve ilerde çok büyük problemler çıkarır o çocuk gibi bir olay.Aileler bunun farkına varmıyorlar sonrada büyüyünce sen neden böyle oldun diyorlar.Küçüklüğüne hiç bakmıyorlar.

İREM BRAY:Aynen öyle sonuçlarını gördüklerinde gene eleştiri,öğüt vermeyi çok seviyoruz hiçbir işe yaramıyor öğüt.Yani bir yazı yazdım ’’Ergenlerle iletişim’’ ile ilgili ama çocuk yetiştirmeklede ilgili.Seminerler düzenliyorum bana soruyorlar;niye bana yalan söylüyor?Çünkü denlemiyorsunuz,duymuyorsunuz çünkü onun ihtiyaçlarına karşı hiçbir farkındalığınız yok.Çocukta kendi kendine ihtiyacını karşılamak için birşeyler yapıyor.Top oynuyor okula gittim diyor mesela.Arkadaşlarıma ders çalışmaya gidiyorum diyor ama top oynuyor.Çünkü çocuğun oyuna ihtiyacı var.Ve biz sen çalışacaksın çalışacaksın dersek sürekli napcak illaki kaçacak.

DİNÇER:Şımaracak diye bir korku var şunu yaparsam şımaracak şımarma korkusuyla aileler çok boğuyorlar.Sadece şımarcak diye korkuyorlar hiç serbest bırakmıyorlar çocukları.

İREM BRAY:Kesinlikle haklısın Dinçer bu şımarma meselesi bir tembellik birde şımarıklık çocukların gerçek ihtiyaçları yada yaptığımız davanışların sonuçlarını gördüğümüz zaman biz bun şımarıklık veya tembellik diyoruz.Birçok çocuk depresyonda,yani hiçbirşey yapmak istemiyor,çünkü her yaptığı problem oluyor.Yada yapması gerekenler ona çok ağır geliyor ve yapmıyor.Bu sefer tembel diyorlar.Şımarıklık meselesi çok ciddi bir sorun.Çünkü sevgi göstermek kötü,övgü zaten fazlası zarar ama azıda zarar.Gerçek duygumuzu ifade etmiyoruz çocuklara ne olur şımarır.Yani iki uca gitmekten kaçınmak gerekiyor ya çok musamakar oluyor yada çok otoriter bunun bir ortası var çocuğun kendi kendine discipline edebilmesi için ona biraz alan açmak gerekiyor.Bir örnek vermem gerekirse benimde bir ergen kızım var,danışanlarımda var mesela onlar da bir baba var 18 yaşındaki kızına 9.30 da yatağa gidecek diyor.Çocuk ne yapsın çok sert bir baba gidiyor ama hiçte mutlu değil.Benim 12 yaşındaki kızım,bende yaşayarak öğreniyorum çok geç yatmaya başladı tamam dedim o zaman sen bir dene bunu nasıl olacağını gör ve kendin karar ver.Çünkü benim söylememle olmuyacak o zaman ben dedim diye yapacaksın birşeyleri.Sıkıntı yani aramızda da sıkıntı,sen kendini deneyimleyeceksin kendin karar vereceksin.İşte bu böyle devam etti geç yatıyor sabahları geç kalkıyor felan en sonunda bana yardım et ben biraz daha erken yatmak istiyorum dedi.Ne güzel ama benim o süreye dayanabilmem gerekiyor.Yani onun zorlanma süresine yani o hatayı yapacak ondan sonra öğrenecek.Çokta büyük bir hata değil biraz zorlanıyor zorlanıversin biraz ama kendisi öğreniyor.Bazı şeyleri yaşayarak öğrenmesi gerekiyor.O arada ki zorlanmaya biz katlanamıyoruz.Yani sabah zor kalkacak gecikecek belki gerçi benim kızım hiç öyle olmadı ama olabilirdi de ama o zamanda ben sana söylemiştim dememek gerekiyor.Çünkü o onun kendisiyle yüzleşmesini zorlayan birşey.O zaten kendi kendine o sonuça varacak zaten eğer bırakırsak.Ben hep şey diyorum çocuğun arkasında ve yanında durmamız gerekiyor.Ve tabi düştüğü zamanda onu tutmamız gerekiyor.Ama bizler düştüğü zaman tutmaktan gocunuyoruz.Ve sürekli ben sana demiştim diyoruz.Zaten o noktaya bile getirmiyoruz yapma yapma diyerek zaten aradaki ilişkiyi zedelemiş oluyoruz.

GÜLŞAH:Doğru haklısınız bizim ülkemizde bu zaten çok büyük problem.Hani eğitimli ve çok iyi bir ailenin yetiştirdiği çocukla hiç eğitim görmemiş ailenin köyde yetiştirilen çocuğun durumu şöyle söylüyeyim bunun maddiyatla ilgisi yok tamamiyle bilinçle alakası var.Tabiki maddiyatlada ilgisi vardır ama sonraki aşamada.Şöyle biz bu konu hakkında da röpörtaj yapmak istiyoruz,böyle iyi bir aileyle görüşmek istiyoruz bununla ilgili bir konuşma yapmak istiyoruz.Hani ikisini karşılaştırma yapmak için.Bunu karşılaştırma şeklinde yaparak bir röpörtaj yapmak istiyoruz.Yani şöyle gelişmiş ve maddi durumu iyi bir aile ile hiç iletişim içinde olamayan bir aile ile şöyle bizim kurmumuzla iletişim içerisinde olan sizlerle bağlantıda olmalarını sağlamak istiyoruz.

İREM BRAY:Çok güzel ama tabi önyargılarına dikkat edin.Biraz daha deger vermeye çalışın insanlara.Çünkü geleneksel tarımsal bir ailede büyüyen çocukla ve şehirde büyüyen gelişmiş bir toplumda yaşayan ailenin çocuklarınla karşılaştıracaksınız.İnanın size şaşırtıcı sonuçlar çıkabilir.Geleneksel ailede ve şehirdeki çekirdek aileye gore daha iyi şeyler çıkabilir.Çocukların daha iyi tutulduğunu,daha mutlu olduklarını ve birçok açıdan daha iyi olduklarını görebilirsiniz.Örneğin;ben duydum bunu üzülerek söylüyorum  ergenlerle çalışan bir meslektaşım ama çocukları intahar etti mesela.Şimdi burda ne oluyor değil mi ona da bakmamız gerekiyor.Yani birşeyi iyi veya kötü diye ayıramıyoruz demek istedim başlangıçta biraz daha yolunda giden ne var pozitif psikolojiyi çok seviyorum.Pozitif psikoloji de neler oluyor,birşey iyi yolunda giden birşeyler var iyi gelişen birşeyler var o zaman düşünüyoruz ne oldu da iyi gitti.O zaman o iyi giden şeyleri alıp herkese paylaşıp yaymaya çalışıyoruz.Yani böyle olması iyidiri tepeden inme değilde farklı ortamlarda neler işe yarıyor.Yani orda bu işe yarıyor burda bu işe yarıyor gibi.Benim mesela ’’Tuvalet Eğitimi’’ ile ilgili yazımı hazırlarken şöyle birşey farkettim.Mesela tuvaletle ilgili kötü birşeyler söylememek iyidir.Kötü kokuyor felan.Çünkü çocuk onu sonra kötü olarak algılıyor ve kendinide kötü gibi görüyor.Hani çocuk açısından baktığımızda iyi bir sonuç olmuyor.Fakat sonradan farkettim ki bazı aileler bunu o kadar oyuncuk yapıyorki o zaman onların doğal sürecine müdahale etmek istemiyorum.Yani çocuk o zaman onu kötü birşey olarak algılamıyor.Bizim ses tonumuzdan etkileniyor.Yani uff çok pis felan gibi değil de aa kötü kokulu kaka gelmiş felan gibi anlatabiliyor muyum?Aradaki fark o kadar büyükki ama ben onu o yazıda dile getirirken çok zorlandım.Çok düşündüm sonradan fark ettim o nüansı.Şimdi bu nüansları fark etmek önemli dediğiniz gibi karşılaştırma sonuçları daha esnek düşünerek yapın daha kalite değeri yüksek bir araştırma olsun.Bu doğru bu yalnış konusuna bu kadar kolay varamayacağınızı düşünüyorum.Yani bu ortamda bunlar iyi sonuçlar verıyor bu ortamda da bu ortamdada bunlar gibi.O zaman geldiğinde gene konuşuruz.

GÜLŞAH:İnşallah amacımız illaki karşılaştırma yapacaz ama ailelerin kafasında şöyle birşey varya sürekli parası olan maddi durumu iyi olan nasıl diyeyim okumuş etmiş ailelerin çocukları çok iyi yerlere geliyor.Yok böyle yerde olanlarınkide birşey olmuyor gibisiyle bir düşünce var tamam tabiki örnekleri yokmu istisnayi örnekler var yani dağda yetişmiş insanlarda çok güzel yerlere gelebiliyor.Böyle örnekler çok görüyoruz.Ama genel yapıya baktığımızda sonuç bu.Akıllarda oluşan şey bu o yüzden bunu kırmak için dedim.Göstermek için bakın bu ailenin çocuğuda böyle dedim.

İREM BRAY:Koşulları öne sürerek yolunda gitmeyen şeylere odaklanarak hiçbir ilerleme kaydedemiyecek hiç kimse.Ama her zamanda eğitim en iyisi diye düşünmemek lazım.Yani nasıl diyeyim eğitimi her zaman çok öne çıkarıyorya gelişmiş batılılaşmaya yönelik modernleşmeye yönelik aileler hatta şimdi geleneksel ailelerde o yöne doğru kayıyor.Bu çok iyi birşeymiş gibi görünsede aslında bazı şeylerin kaybınada neden oluyor,bunun da altını çizmemiz gerekiyor.Örneğin burda milli eğitim müdürü çocuklara iyilik olsun diye extra ders koydu okul çıkışında buna küçücük çocuklar dahil.Neyseki seçmeli olmasını sağladık.Ona gore bu çocuklara sunulmuş bir fırsat,bana göreyse ailelerinden çalınmış zaman.Çocukların eğlenmeye,dinlenmeye,sosyalleşmeye ve aileleriyle vakit geçirmeye ihtiyaçları var.Burda ben tarımsal bir bölgedeyim nebileyim aileleriyle tarhana yapmaya ihtiyaçları var.Ama böyle birşey düşünmüyor bizim müdürümüz diyorki;kendi kızı tıp okuyormuş benim kızım top oynasaydı,sosyalleşmeye zaman ayırsaydı doctor olamazdı diyor.Yani şimdi böyle bir denge kuruyorsa bizim müdürümüz kafasında bence yazık oluyor.Yani o çocuğun o gencin doctor olacak çocuğun hayatını inceleyelim.Top oynamadı belki sosyalleşmedi ama nasıl bir yetişkin olacak.Yani hayat sadece doktor olmak değil,doctor olurken başka şeyleride yanında yapabilmek gerekiyorki dengeli bir insan olalım.Yani tek kriteri böyle akedemik başarı,profeyonelleşmek olarak görürsek değerli olan bir sürü şey güme gidiyor.Yani burda köydeki insanlar çok becerikli, o kadar çok şey yapabiliyorlarki ama şehirdeki insane sadece mesleğini yapabiliyor.Yani hayatla ilgili gerçek beceriler güme gidiyor.Yani nerdeyse yemek yapmayı bile unutacak insan.Bazı batılı kültürlerdeki evlerde mutfak yok düşünün.Mutfaksız ev yapıyor adamlar,çünkü herkes dışarda yiyiyor.Vakitleri yok yemek yapmaya düşünün bu kadar bağımlı hale geliyoruz.Burdaki insanlar dışardan hiçbirşey almadan yaşamlarını idare ettirebilirler ama şehirdeki insane öyle değil.Sistem bir çökse mahvolduk.

DİNÇER:Şöyle birşey sadece eğitim konusunda değil ailelerin sosyalleşmesi,çocuğun oynaması eğitimi herşeyi birada yapabileceğimizi anlatmamız gerekiyor bizim.Yani şehirdeki aileye sosyalleşmesini anlatırken köydeki aileye de eğitimi yani farklı farklı anlatmamız gerekiyor.Kim neye daha az önem veriyorsa onu anlatmamız gerekiyor.Karşılaştırma yaparken onu yapacağız.Kimseyi küçümseme gibi birşeyimiz yok.Dediğiniz gibi köyde çok becerikli insanlar var çünkü birçok şeyi yapabiliyorlar.El işleri daha gelişmiş oluyor.

İREM BRAY:Bunu fark ettiğinize çok sevindim.Yani ATATÜRK’ÜN bir lafı var köylüleri öne çıkaran bence çok haklı.Ne yazıkki köylü nüfusumuz azalıyor bence bu sorun ama bazıları için değil.Bu politikalarla ilgili bir durum.Bence bu sorun ama bazıları için gelişme.Ama işte bu sizin gibi gençlerin bakış açısı çok önemli geleceğimiz sizsiniz çünkü.

GÜLŞAH:İrem hanım çok teşekkür ederim bizim sorunlarımızı büyük oranda karşıladınız gerçekten.Çok yardımcı oldunuz gerçekten.Bu arada birşey daha söylemek istiyorum bu ödev sonuçta biyere sunmuyacağız sonuçta öğretmenimize vereceğiz.İsminizi kullanabilrmiyiz?

İREM BRAY:Tabiki de kullanabilirsiniz çok sevinirim.

GÜLŞAH: Çünkü soracak hocamız kaynak neresi diye o yüzden bilginiz olsun.

İREM BRAY: Belki şunu eklemeliyim; ben hiç ismini kullanmadım hastalıkların ama yani biliyorum sosyal fobiler işte Dinçer biraz söz etti içe kapanılıktan. Bunun uç noktası sosyal fobi.  Yani şimdi siz çıkacaksınız sunum yapacaksınız, ama bunu yapamayanlar insanlar var ve bunu yapamadıkları için hayatta ilerleyemiyorlar yapmak istediklerini yapamıyorlar. İşte panik atak, depresyon, uyuşturucu kullanımı ne bileyim bir sürü bağımlılıklar var işte internet bağımlılığı olsun,harcamayla ilgili bağımlıklar bütün bunların arkasında çocukların kendilerin anlaşılmaması veya biraz önce sözünü ettiğiniz olumsuz davranışların düzenli olarak yapılması ve arkasından gene çocuğun suçlanması var. ‘Sen yapamadın sen edemedin sen niye düzelmiyorsun’ gibi. Çocuk çıldırıyor sonra kapatıyor kendini. Tüm sorunların temelinde bu hatalar var bana sorarsanız. Ama hataların temelinde ne var derseniz işte orda bu nasıl düzelir dersek gene dönüyorum son sözüm kendinize dönüp bakacaksınız. Bu davranışları devam ettiren ne varsa onu değiştireceğiz yani kendimizi göreceğiz, kendimize bakacağız, yanımızdakine yüklenmek onu eleştirmek değilde daha yapıcı, şiddet içermeyen söylemlerle yaklaşmamız gerekiyor her daim.

GÜLŞAH:Çok teşekkür ederiz tekrar iletişim içerisinde olursak bir problem olmaz herhalde değil mi?

İREM BRAY: Bence hiç olmaz çok sevinirim. Beni de haberdar edin, katkıda bulunabileceğim yerler olursa söyleyin.

GÜLŞAH:Kampanyamızın son durumunu size yollarız,aynı zaman da eleştiriler içinde güzel olur.Teşekkürler hoşcakalın.

İrem Bray

İrem Bray, Boğaziçi Psikoloji ve Londra Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü mezunu uzman bir psikolog ve deneyimli bir Aile Terapistidir. Hayatı, dünyaya vereceği armağanlarını keşfetme ve paylaşma yolculuğu olarak görür. Bireyden yola çıkarak toplumu halka halka dönüştüren projeler geliştirir. Ekibi ile birlikte son teknolojileri kullanarak aile terapistleri yetiştirir, dünyanın her yerinde yaşayan kişilerle, özellikle Türk ve Türklerle ilişkide olanlarla görüşerek birey, çift, aile, şirket gibi sistemleri iyileştirmek, geliştirmek üzere çalışmalar yapar. İrem Bray ve ekibine [email protected] adresinden veya 0090 538 912 33 36 ve 0044 738 7763244 telefon numaralarından hemen ulaşabilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir