‘Çocukluk’ Dizisi ve Bakıma İhtiyacı Olan Çocuklar

Fox TV’de 2020’de yayına başlayan ‘Çocukluk’ Dizisi, bakıma ihtiyacı olan çocuklar konusunu toplumun gündemine getirmeyi başardı. Bu önemli konuyu Çocuk Psikiyatrı Prof. Dr. Behiye Alyanak, Oyuncu ve Oyuncu Koçu Dilara Akın ve ekibimizden Sosyal Hizmet Uzmanı Servet İsbir ile ele aldık. Söyleşimizi aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.

‘Çocukluk’ Dizisi bakıma ihtiyacı olan çocuklar konusunu toplumun gündemine getirmeyi başardı.

Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği Başkanı Çocuk Psikiyatristi Prof. Dr. Behiye Alyanak’ın konu ile ilgili yazısına yorumlarımı ekleyerek sohbetimizde değinmeye fırsat bulamadığımız noktalara da değindik:

Evlat Edinme Yerine Koruyucu Aile Olmaya Davet

Behiye: Ülkemizde on binlerce çocuğa koruyucu aile bekleniyor. Neden aileler koruyucu aile olmak konusunda yeterli ilgiyi gösteremiyor?

İrem: Koruyucu aile kavramının yeterince bilinmediğini düşünüyorum. Koruyucu aile hizmeti, herhangi bir sebepten ötürü biyolojik ailesinin yanında kalması mümkün olmayan çocukların, uzun veya kısa süreli olarak, ücretli veya gönüllü statüde, devlet denetiminde, aileler tarafından kendi aile ortamlarında bakılması ve yetiştirilmesidir.

Batı dünyası ile karşılaştırıldığında korunmaya muhtaç çocuklar içinde koruyucu ailede olan çocukların oranın çok düşük olduğu görülmektedir.

Behiye: Ülkemizde, koruyucu aile olmak yerine, bir çocuğun annesi babası olarak ona sahip olmak, evlat edinmek tercih ediliyor. Sanki bir çocuğu, kendi çocuğu olarak değil de bir başkasının çocuğu olarak gördüğünde, koruyuculuk sorumluluğu hissedilemiyor.

Halbuki bir insana, bir çocuğa, bir eşe sahip olunabilir mi? Sahip olunamaz, sahip çıkılabilir.

Doğurduğunuz çocuğunuza bile doğal verili sorumluluğunuzla, bakım sunarak büyümesine, gelişmesine refakat edersiniz. Çocuğunuza sahip çıkarsınız. Sahip olamazsınız.


Çocuklarınız Sizin Değiller

Ülkemizde, koruyucu aile olmak yerine, bir çocuğun annesi babası olarak ona sahip olmak, evlat edinmek tercih ediliyor. Sanki bir çocuğu, kendi çocuğu olarak değil de bir başkasının çocuğu olarak gördüğünde, koruyuculuk sorumluluğu hissedilemiyor.

İrem: Khalil Gibran’ın çok anlamlı bir şiiri vardır; burada onu paylaşmak istiyorum:

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhları yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever
Ayrıca çocuğunuzu kendinizin bir parçası olarak sevmenin dışında, sizden farklı yönleriyle bir birey olarak tanımaya çalışmazsanız, öz güvenli, özgür iradeli bir çocuk yetiştiremezsiniz.

Çocukların Koşulsuz Sevgi ve Deneyim İhtiyaçları

Behiye: Anne, babanın çocuğu ile ilgili tasarımları bencil ve dayatmacı olursa, anne baba kendi çocukluğundan eksik kalanları tamamlamak ya da çocuklarını kendi kader arkadaşı yapmak adına çocuğa çok yakın durursa, çocuk kendi farklı bireysel özelliklerini ortaya koyacağı özgür bir alan bularak kendini gerçekleştiremez.

Çocuğun sağlıklı ruhsal bedensel gelişimi için beden sınırlarına özenli olunması, cinsel olarak erken uyarı almaması gerekir. Çocuğa ihtiyaçlarını hazır sunmak onun gücünü ortaya koyamamasına ve şımartılmasına neden olur.

Çocuk, anne babanın acılarını azaltarak, ihtiyaçlarını karşılayarak, sevgi bulabilecekse, aileyi bir arada tutabilecekse bunun için kendini feda etmeye gönüllüdür. Bu çocuğunu terk eden ailelerde bile böyle olabilmektedir.

Aile ortamı koşulsuz sevgi ile besleyici, güvenli ve huzurlu olduğunda, çocuklar kendi sınırlarını deneyimleriyle geliştirerek keşfedebildiğinde özgüven kazanırlar. Çocuk farklı duygusunu, düşüncesini, enerjisini, deneylerini yaşayacağı sağlıklı alan bulmalıdır. Bu şekilde yetiştirilen çocuklar, öz güvenli ve özgür iradeli yetişkinler olarak, insanlığı geleceğe taşıyabilirler.


İrem: Söyleşide Servet İsbir’in de özellikle altını çizdiği gibi bakıma muhtaç çocukların iki ana ihtiyacının karşılanması için yaratıcı çözümlere ihtiyacımız var. Çocuk hasreti çeken ailelerle sevgi ve deneyim ihtiyacı içindeki bu çocukların buluşmalarını nasıl kolaylaştırabiliriz? Servet Giresun’da kurum müdürü olduğu dönemde birçok aile ve çocuğun buluşmasını mümkün kılan bir sistem uygulamayı başarmış.

Ali Kaan Umut Evi – ‘Çocukluk’ Dizisindeki bakım kurumu)

Behiye: Müdürümüz Mahir Boztepe, çocukların gerçek dünyanın acımasızlığı ile yüzleştiklerini, evleri yıkılırken gülücükler saçmanın iyi bir şey olmadığını söyler. Aile bu dünyada en önemli varlıktır ve çocuklara bir an önce aile bulunmalıdır. Dizinin başrol oyuncularında kurumun en kıdemlilerinden Mavi bir aileye ihtiyacı olmadığını söylediğinde ona kızar ve ailen yoksa kaybolursun der. Çocuklardan onlara bakmaya gelen ailelere ‘lütfen beni evinize götürün diye ağlamalarını’ ister. Mavi bu rolü oynarken Mahir Bey, dalgınlaşır, sanki kendi geçmişiyle buluşmaktadır.

Zeynep 7 yaşında bir çocuktur, annesinden başka bakacak kimsesi olmadığı için, annesi sevgilisini yaralayarak hapse girince kuruma verilir. Hapisten çıkınca annesi gelip onu alacak hayaliyle yaşarken, annesi sevgilisinin kendisini evde istemediğini söyler. Bunun için Umut Evinde kalması gerekecektir. Zeynep’in eve gitmek için annesine yalvarması sonuç vermez. Göz yaşları kurur kurumaz, yüzünde beliren bir gülümseme ile, eline aldığı temizlik bezi ile masaları temizlemeye girişir. Kurumda 2 yaşından beri kalan Mavi, ona serçe ismini vermiştir; ‘annen seni terk etti, ne kadar iyi çocuk olmaya çalışırsan çalış o seni almayacak diyerek Zeynep’e sen de anneni terk etmelisin’ diye öğütler.

Bir anne, bir aile gerçekten çocuğunu terk edebilir mi? Bir çocuk annesini, ailesini terk edebilir mi? Yaşam yolları ayrılsa da ruhta aile terkedilemez. İnsan sosyal benliği ile bireysel benliğinin dengesinde var olur. Zeynep hayalini kurduğu iyi anne ve baba ile lunaparkta mutlu bir gün geçirdiği akşam, ağlamaya başlar. Neden ağladığı sorulduğunda ‘Çok mutlu oldum, kalbim üzüldü’ der. Sanki annesinden ayrıyken çok mutlu olmaya hakkı yoktur.

Umut Evinde gerçek yaşam kesintiye uğramış gibidir. Aile dışında kalma acısına, yeni bir aileye ait olma umudunun gerçek dışılığı karışarak bir oyun kurgusunda yaşanır. Gerçek isimler kullanılmaz. Herkes kendi isminden farklı bir isim kullanır. Hayalet, çocukların güvenini kazanmış, dilsiz, kurumda yetişmiş bir ağabeydir. İyi bir gölge ağabey olarak çocukların bakımıyla ilgilenen bir kurum çalışanıdır.

Dilekler

18 yaşını dolduran kurum çocuklarının kurumda bakım görmeye devam etme şansları yoktur. Oysa 11 yaşından itibaren ergenliğe adım atılır. Ergenlik süreci uzayan eğitim yılları ile günümüzde 25 yaşına kadar devam edebilmektedir. Kurum çocuklarının bakım süreci de 25 yaşına kadar devam etmelidir.

İrem: Dizide 17 yaşındaki Kader’in geri dönüşü, kendi geleceğini kurmak için kurumda çalışmayı arzulaması oraya ait hissetmesi ile ilgili. Oysa benim anladığım kadarı ile çocuklara bu denli Mahir Bey gibi birebir bağ kurup bakım vermek gerçek hayatta mümkün olmuyor.

Tablo bu dizide gösterildiğinden çok daha ağır. Bu çocukların varlıklarının ve ihtiyaçlarının konuşulur olmasına yaptıkları katkılardan dolayı ‘Çocukluk’ Dizisini mümkün kılan herkesi tebrik ediyorum.

Onların başlattığı bu farkındalığın çocukların hayatında fark yaratan çözümleri harekete geçirmesini diliyorum. Umarım bizim bu söyleşimiz de bu yönde bir katkı sağlar.

İrem Bray

İrem Bray, Boğaziçi Psikoloji ve Londra Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü mezunu uzman bir psikolog ve deneyimli bir Aile Terapistidir. Hayatı, dünyaya vereceği armağanlarını keşfetme ve paylaşma yolculuğu olarak görür. Bireyden yola çıkarak toplumu halka halka dönüştüren projeler geliştirir. Ekibi ile birlikte son teknolojileri kullanarak aile terapistleri yetiştirir, dünyanın her yerinde yaşayan kişilerle, özellikle Türk ve Türklerle ilişkide olanlarla görüşerek birey, çift, aile, şirket gibi sistemleri iyileştirmek, geliştirmek üzere çalışmalar yapar. İrem Bray ve ekibine [email protected] adresinden veya 0090 538 912 33 36 ve 0044 738 7763244 telefon numaralarından hemen ulaşabilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir