Şiddetin Zihinsel Altyapısı

Şiddet hayatın her alanında gözlemlenebilen bir gerçeklik olarak önümüzde duruyor. Şiddetin zihinsel altyapısını anlamak kendi içimizdeki ve çevremizdeki şiddetle ilişkimizi sağaltabilir. Bu yazıda şiddeti ötekileştirmeden kendimizi, dolayısı ile çevremizi nasıl iyileştirebileceğimizden söz ediyoruz.

Şiddetin Tanımı

Dünya Sağlık Örgütü Şiddeti, sahip olunan gücün ve iktidarın, fiziksel ya da ruhsal yaralanmaya ve kayba neden olacak şekilde bir başka insana, kendine, bir gruba ya da bir topluma doğrudan ya da dolaylı yolla uygulanması olarak tanımlar. Şiddetin oluşumunun en temel boyutu kasıtlı davranıştır. Gücün amaçlı ve kasıtlı olarak, fiziksel ya da psikolojik zarar verme amaçlı kullanımıdır.

Şiddet sadece kadına yönelik değil, pek çok boyutta karşımıza çıkabilir. Genel olarak saldırgan şiddet, kadına yönelik şiddet, çocuğa yönelik şiddet, aile içi şiddet, yaşlılara yönelik şiddet ve intihar (kişinin kendine yönelik şiddeti) olarak sınıflandırılabilir.

Bir erkek kadına neden şiddet uygular?

İnsan Neden Şiddet Uygular?

Şiddet uygulayan bir insan şiddeti doğal olarak kabul etme eğilimindedir. Şiddeti bir yaşam biçimi olarak doğal sayan bir aile sistemi içinde büyüdüğünde, kişi istek ve ihtiyaçlarını ifade etme biçimi olarak şiddete başvurmayı normal bir ahlaki değer olarak yorumlayabilir. Şiddetin var olduğu bir ailede veya toplumda şiddet görerek büyüyen bir kişinin, kontrol ve gücü elinde tutma yöntemi yine şiddet olacaktır.

Kişinin şiddet uygulamasına sebep olan bir diğer neden de, öfke kontrolsüzlüğüdür. Kişi korku, utanç gibi duygular yaşadığında yoğun öfke hisseder ve öfke kontrolünü sağlayamadığında şiddete yönelir.

Çocuk Şiddeti Anne Babadan Öğrenir

Yani şiddetin yoğun olarak temeli çocukluğa, aileye mi dayanmaktadır?

Toplumumuzda şiddeti azaltabilmek için ilk durağımız aile olmalıdır. Şiddet öğrenilen bir davranıştır. Çocuklar, bebeklik dönemlerinden itibaren anne ve babalarını referans alırlar. Anne ve babasının problemlerini şiddet ile çözdüğünü gözlemleyen ya da hata yaptığında şiddete maruz kalan bir çocuk, doğal olarak problemleri şiddetle çözmeyi öğrenecektir. Her yaş döneminde şiddeti uygulayacak, yetişkinlik çağında bir aile kurduğunda aile içinde şiddete yönelecek  ve şiddete eğilimli çocuklar yetiştirecektir. Kısacası bu bir kısır döngü şeklinde devam eder.

Şiddetin azaltılmasında toplumda aileler dışında tüm birimlere sorumluluklar düşmektedir. Şiddet bir kısır döngüdür.

Burada dikkat etmemiz gereken nokta, şiddetin sadece fiziksel olmadığıdır. Her ne kadar son günlerde fiziksel olarak şoke edici haberlere şahit olsak da psikolojik şiddet de en az fiziksel şiddet kadar yaralayıcıdır. Aile içi şiddet genel olarak, aile üyelerinden birinin diğerini, duygusal, fiziksel veya cinsel istismara maruz bırakması, sosyal olarak izole etmesi, maddi açıdan kontrol etmesi ya da yoksun bırakması olarak sınıflandırılabilir. Aile içi yaşanan her tür şiddetin yarattığı psikolojik sorunlar, kişide kalıcıdır ve hayatının her evresinde eşlik eder.

Sevginizi Söyleyin

Çocuklarımızı şiddetten korumak için anne-baba olarak üzerimize düşenler neler?

  • Her şeyden önce kız ya da erkek fark etmeden, çocuklarımıza değerli olduklarını hissettirelim.
  • Onlara zaman ayırmalı, onları dinlemeliyiz. ‘Şımarırlar’ diye sevdiğimizi söylemekten korkmamalıyız. Koşulsuz sevebilmeli ve bunu her şekilde içselleştirmelerini sağlayabiliriz. Şımartan şey sevgi ifadesi değil, kibir ve tutarsız sınırsızlıktır.
  • Sevgi içerikli konuşmalar yapmak, sarılmak, öpmek sevgiyi hissetmelerini sağlar.
  • Anne baba olarak birbirimize ve çocuklarımıza karşı kullandığımız problem çözme tekniklerimizi gözden geçirelim. Sadece fiziksel değil psikolojik şiddetin de çözüm araçlarımızdan biri olmadığından emin olalım. Öğrenmeye gelişmeye açık olalım.
  • Dövmek, yüksek sesle bağırmak, azarlamak, tartaklamak, duygusal olarak yok saymak, küçümsemek, aşağılamak, dinlememek, alay etmek gibi yöntemleri kullanmadığımızdan emin olalım..
Baba ile sağlam ilişkileri olan çocuk özgüvenli olur.
Baba ile Sağlam İlişkileri Olan Çocuk Özgüvenli Olur

Erkek ya da kız çocuğunu yetiştirirken özellikle dikkat etmemiz gereken noktalar neler?

  • Erkek çocuklarımıza karşı cinsten arkadaşları olabileceğini öğretmeliyiz. Kızlar ile de, erkek arkadaşıyla kurduğu arkadaşlık gibi sosyal bir ilişki kurabileceğini, gerekli durumlarda kız arkadaşlarını koruması gerektiğini benimsetmeliyiz.
  • Ergenlik dönemlerinde doğru bir cinsel eğitim vermeli ve özellikle internetten, medyadan şahit olabileceği olumsuz ve aykırı cinsellik ve şiddet içerikli yayınlara ulaşmaması için kontrol etmeliyiz.
  • Ergenlik dönemlerinde okul dışında spor ve sanat aktivitelerinde bulunmalarını sağlamak çocuklarımızı olumsuz davranış ve öğretilerden uzak tutacaktır.
  • Bu dönemde baba ile kurulan ilişki çok önemlidir. Babanın tavır ve davranışları çocuk tarafından benimsenir ve taklit edilir. Baba ile sağlam ilişkiler kurabilmesi için birlikte daha çok vakit geçirmesi de önemlidir.
  • Kız çocuklarımıza da özellikle değerli olduklarını hissettiren öğretilerde bulunmalıyız. Kız çocuklarının yetiştirilmesinde annenin daha çok rol aldığını görmekteyiz. Ancak kız çocuklar için de baba sevgisi  çok önemlidir. Annenin sevgisi gibi baba sevgisini de hissederek büyüyen bir kız çocuğu, yetişkinliğinde de değerli ve sevilebilir bir kişi olduğuna inanan ve özgüvenli bir kişilik geliştirir. Böyle bir kişilik geliştirdiğinde, ilişkilerde sevilmeme kaygısı ya da kaybetme korkusu yaşamadan sağlıklı ve doğru tercihlerde bulunabilir.
  • Anneleri de kız çocukları için önemli bir modeldir. Annesinin özgüvenli olduğunu, haklarını savunduğunu ve kendini geliştirdiğini  gören çocuk kendi kişilik gelişiminde benzer modeller edinecektir. 
  • Kız ya da erkek, her çocuğun değerli hissettirilme hakkı vardır. Bu cinsiyet ayrımı yapılacak bir konu değildir. Ancak genellikle kız ve erkek çocuklarının farklı öğretiler ile yetiştirildiği gözlemlenmektedir. Odasını toplama, anneye küçük ev işlerinde yardım etme, kendi bakımı gibi sorumluluklar kız ve erkek çocuklarına eşit verilmelidir. Kız çocuklarına da sosyal haklar tanınmalı, spor ve sanatsal aktivitelere katılmaları konusunda yönlendirilmelidir. Haklarını savunmalarına, hayır diyebilmelerine, tercih yapabilmelerine önce evde hak tanınmalıdır. Otoriter bir ailede, hakkını savunamayan, duygularını ifade edemeyen bir çocuğun, yetişkinlik döneminde de aynı problemleri yaşaması kaçınılmazdır.

Kıskançlık Şiddet Belirtisi

Kıskançlık şiddet belirtisi

Şiddete eğilimli bir insanı nasıl anlarız?

Şiddete eğilimli bir kişinin en temel özelliklerinden biri, partnerine karşı aşırı kıskançlık ve aşırı sahiplenme duyguları olabilir. Güvensizlik problemi yaşar ve sürekli olarak kaybetmekten, aldatılmaktan kaygı duyar. Bununla ilgili şüpheci düşünceler ve dolayısıyla baskıcı davranışlar geliştirir. Kişiliğinde ani ve sık değişimler sergileyebilir. Ani öfke patlamaları yaşar ve bu öfke patlamalarıyla karşısındakine ya da kendine zarar verici davranışlar sergiler. İletişimde dinlemeyi bilmez ve kendi doğrusu dışında doğruların olmadığını savunur. Empatik yaklaşım becerisi zayıftır. Psikolojik yönde ilişkilerinde tehdit yöntemini sıklıkla kullanır. Kendine zarar verme tehdidi ya da intihar girişimleri mevcut olabilir.

Paylaşmaktan Korkmayın Şikayetçi Olun!

Şiddete maruz kalan bir kişi neler yapmalı?

Hepimiz öncelikle şiddeti tanımayı öğrenmeliyiz. Şiddetin sadece fiziksel şiddetten ibaret olmadığını, duygusal ve psikolojik şiddete de maruz kaldığımızda bunu fark edebilmeli ve utanması gerekenin şiddeti uygulayanlar olduğu bilgisini içselleştirerek kendimizi koruyacak adımları atabilmeliyiz. Zamanı geldiğinde şiddet uygulayanları görünür kılmalıyız.

Mor Cepken

Anadolu’da kadını koruyan bir gelenek varmış. Yörük kızlarının çeyiz bohçasına önce “Mor Cepken” konur. Kenarları sarı simgelerle işlenmiş, yelek biçiminde, mor renkli bir giysidir. Yörük kızları sevdikleriyle evlenirlerdi. Başlık parası gibi alışkanlıkları yoktu.

Mor Cepken’i giyip herkesin görebileceği bir yere otururdu. Bu “Ben bu herifi boşadım” demektir. O zaman akan sular durur, herkes işini gücünü bırakır. Masal anaları ile doğum ebeleri “Mor Cepken” giyen kadının çevresini alırlar. Boşadığı kocası ise evinden dışarı çıkamaz, kahveye gidemez, kimse yüzüne bakmaz. Büyük ödün verip de karısına Mor Cepken’i çıkartamazsa ömür ömüre dul kalacaktır. Kimse ona dul-şaşı kızını bile vermez.

İnsanlar değerli olduklarına önce kendileri inanmalıdırlar. İçinde büyüdüğümüz kültürel normlar ve yanlış aile tutumları kişilere pek çok konuda değerli olduklarını unutturabilmektedir. Her ne sebep olursa olsun şiddet kabul edilemez bir olgudur. İlk kez şiddette maruz kalan bir insanın bunun tekrarlanacağını bilmesi ve kendini koruyacak yönde planlar yapması önemlidir.

Şiddete eğilimli bir insanın tedavi olmadıkça kendiliğinden bu tutumundan vazgeçmesi zordur. Şiddete maruz kalan kişinin ilk adımı, yaşadıkları yerdeki en yakın polis merkezine ya da jandarma karakoluna başvurmak ve tutanak tutturmak olmalıdır. Karakol yerine bir dilekçeyle doğrudan Cumhuriyet Savcılığına da başvurmak mümkündür.,

Şiddete maruz kalan kişi bu deneyimi saklama eğiliminde olur; oysa olabildiğince erken bir dönemde bunu paylaşması herkesin yararına olur. Ailesi, arkadaşları, komşularından güvendiği kişiler ile bu süreci paylaşmalı, sosyal ve psikolojik destek almalıdır. Şiddeti doğal kabul etmemek, karşı çıkabilmek ve çocuklarımızın şiddetsiz bir ortamda büyümesi hepimizin sorumluluğu. Şiddetin var olduğu ve sırf çocuklar için yürütüldüğü iddia edilen evliliklerde çocuklar çok daha fazla zarar görür.

Haberler Şiddeti Tetikleyebilir

Medyadaki şiddet haberleri ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Şiddetin azaltılmasında toplumda aileler dışında tüm birimlere sorumluluklar düşmektedir. Eğitim sektörü, medya, güvenlik ve sağlık kuruluşları bu organların başında yer alır. Son dönemlerde yayınlanan üzücü haberlerin sosyal medyada yayılması ve gündemi oluşturması farkındalık uyandırmakta faydalı olsa da, şiddete eğilimi tetikleyebilmektedir. Yaşanan olaylar ve kullanılan teknikler şiddet eğilimli kişilere örnek olabilmektedir. Şiddet içerikli haber ve iletiler hem toplum ruh sağlığını hem de çocukların psikolojisini olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle çocukların bu tür haberlerden uzak tutulması gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak; şiddet gören kadınların ülkemizde başvurabileceği kuruluşlar nelerdir?

  • Polis merkezleri, jandarma karakolları
  • Sağlık kuruluşları
  • Cumhuriyet Savcılığı
  • İl ve İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlükleri
  • Alo 183 (Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı)
  • Belediyelerin Kadın Danışma Merkezleri
  • Baroların Kadın Danışma Merkezleri ve Adli Yardım Kurulları

UZM. KLİNİK PSİKOLOG KÜBRA DİRİCAN GÜVEN

İrem Bray

İrem Bray, Boğaziçi Psikoloji ve Londra Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü mezunu uzman bir psikolog ve deneyimli bir Aile Terapistidir. Hayatı, dünyaya vereceği armağanlarını keşfetme ve paylaşma yolculuğu olarak görür. Bireyden yola çıkarak toplumu halka halka dönüştüren projeler geliştirir. Ekibi ile birlikte son teknolojileri kullanarak aile terapistleri yetiştirir, dünyanın her yerinde yaşayan kişilerle, özellikle Türk ve Türklerle ilişkide olanlarla görüşerek birey, çift, aile, şirket gibi sistemleri iyileştirmek, geliştirmek üzere çalışmalar yapar. İrem Bray ve ekibine [email protected] adresinden veya 0090 538 912 33 36 ve 0044 738 7763244 telefon numaralarından hemen ulaşabilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir