Evli bir erkek başka kadınlara bakıyorsa bu sadakatsizlik midir yoksa erkeğin doğası mıdır?


Eşim Stephen Bray ile bir danışanımın ‘Evli bir erkek başka kadınlara bakıyorsa bu sadakatsizlik midir yoksa erkeğin doğası mıdır?’ sorusuna aynı anda ayrı ayrı cevap verdik.  İşte eşimin cevabı: 

İnternet’te epeydir erkek ve kadın beyninin farklarıyla ilgili bir karikatür dolaşıyor. Karikatüre göre kadınların beyni en çok ayakkabı almakla meşgulken erkeklerin beyni en çok seksle meşgul.

male and female brain

Bu tabii ki ciddiye alınacak bir şey olmasa da nörobilimcilerin de gözlemlerini cinselliğe ve cinsiyetçi klişelere göre çarpıtarak ifade etmeleri görülmemiş bir şey değil. Erkek ve kadın beyni arasında kuşkusuz farklılıklar var ama bu farklar her şeyden çok ebatla ilgili. Kadınların beyinleri genellikle daha küçük olur ama bu erkekler kadar akıllı olmadıkları anlamına gelmez. Kadın beyninde de aynı erkeklerinki kadar bağlantı kaydı vardır, yalnızca daha kompakt bir organdır.

Erkek ve kadın tabii ki anatomik açıdan birbirinden farklıdır. Bu bilginin önemi, insan zihninin fizyolojisi açısından kadın ve erkeklerde farklı hormonların hayatın farklı evrelerinde etkin hale geçmesinden kaynaklanıyor. Bu hormonlar farklı temel dürtülere yol açar. Temel dürtü demek, tehlikeden kaçmak, yavrularını yangından kurtarmak ya da saldırıya uğradığında karşılık vermek gibi içgüdüsel bir dürtü demektir.

Bu dürtüler hepimizde beynin dört bölümü arasında fiziksel bağlantılarla kayıtlıdır. Beynin dört bölümü arasında ve bu bölümlerle hormonal sistemimiz ve solunum sistemimiz arasında da iletişim yolları vardır.

Beynin şekilde gösterilen bölümlerinin seçim yapma yeteneği veya özgür irade denilen yetiyle ilgileri olduğu sanılmaktadır.

Farkındalığın büyük ölçüde bilinçdışı süreçlerce ortaya çıkarılan bazı eylemleri ortadan kaldırmaya yaradığı düşünülmektedir. Bu doğruysa, o zaman bir erkek ya da bir kadın karşı cinsten birini olası bir eş olarak tanımladığında bu durum beynimizin bize evliliğin de, tekeşliliğin de, sosyal davranışların da bu kadar dayatılmadığı zamanlardan kalma bir işlevi olabilir. Nitekim o zamanlar, ve bugün hâlâ farklı toplumlarda, örneğin Amazonlardaki ve dünyanın başka ücra köşelerindeki kabilelerde, böyle bir esneklik o toplumların hayatta kalabilmesi için çok önemli olabilir.

Ancak, bu alternatif toplumları daha yakından incelediğimizde erkeklerin çokeşli olmasının kadınların çokeşli olmasına göre daha yaygın olmasına rağmen bunun aslında yalnızca incelenen topluluklardaki kadın ve erkek birey sayısını yansıtan bir durum olduğunu görürüz.

Soru sahibi hanım sorusunu bilimsel bir dille sormuş, ama sorduğu şey gerçekten bilimsel bir soru mu? Bunu düşünmemiz gerek. Soru sahibi, kadınların cinselliğiyle değil, yalnızca erkeklerinkiyle ilgili bir soru soruyor. Bu da beni sorusunun aslında kendi ilişkisinde yaşadığı güvencesizlik hissiyle ilgili olabileceğini düşünmeye sevk ediyor.

İlk düşündüğümüzde, soruyu soranın eşi evlenince ya da onunla ilişki kurunca bir değişim geçirmesinden ve böylece başka bir kadının varlığından ne fiziksel ne de psikolojik olarak etkilenmemesinden memnun olacağını zannedebiliriz.

Ancak, biraz daha düşünürsek bunun pek etkili bir çözüm olmayacağını görürüz çünkü böyle bir şey eşinin artık basit bir otomatondan başka bir şey olmaması, özgür iradesi bulunmayan, dolayısıyla dışarıdaki dünyanın akıl çelen fırsatlarına rağmen her gün yeniden onu seçen biri değil bir robot haline gelmesi demek olacaktır. Çoğu kadının eşlerinin böyle bir duygusal vasektomi yaşamasını isteyeceğinden şüphem var. Böyle bir şeydense sürekli olarak ruh eşi ve devamlı cinsel partner olarak onaylanmayı tercih etmezler mi?

Kocasının duyguları yerli yerinde, istese dünyanın her yerinde çocuk sahibi olabilecek, ama onun yerine ilgisini tek bir kadına odaklayarak onun çabalarını desteklemeyi ve sahip olabilecekleri çocukları yetiştirmeyi seçen bir adam olduğunu düşünerek sevinmek, kocası sürekli başka kadınlarla ilgilenen eşin sorununa daha etkili bir çözüm olabilir. O zaman kocasının ona karşı olan sevgisi içinde kendini emniyette hisseder.

Bazılarımız bir noktada bir sükunet haline erişir. Bu, yaşanan ya da maruz kalınan duygu, acı veya başka olgularla bozulmayan bir psikolojik denge ve dinginlik halidir. Bu durum duygusal anlamda iğdiş edilmiş otomatlar olarak yaşamakla aynı şey değildir çünkü böyle insanların duyuları açıktır, her şeyi derinden hisseder, karşılarındaki kişinin duygularını anlar ve paylaşırlar, ancak artık bu duygulardan etkilenmezler.

“İslam” kelimesi Arapça tam teslimiyet ve kabullenmeden kaynaklanan huzur ve barış anlamına gelen “aslama” kelimesinden türemiştir. Gerçek bir Müslüman her ne oluyorsa olması gerektiği için oluyordur ve Allah’ın sonsuz bilgeliğinden ileri geliyordur diye düşünür, bu deneyim içinde yaşar; dolayısıyla Müslüman olmak denince insanın bir sükunet haline erdiği anlaşılabilir. Sükunet hali dünyadaki tüm büyük dinlerin özüdür, sükunetle bir olmuş mutasavvıflar günlük hayatımızda karşımıza çıkan dünyevi zorlukların üstesinden gelmemizde bize yardımcı olabilirler.

İnsan mutasavvıf olmayı seçemez, bu, evlenmeye ya da avukat veya psikolog olmaya karar verdiğiniz şekilde karar verilebilecek bir şey değildir. Kendinizi din yoluna adasanız bile sonunda mutasavvıf olacağınız kesin değildir.

Sükunet halinin büyük olasılıkla bir nörolojik eşleniği vardır. Bu da beynimizin her biri bizi normalde farklı bir tarafa çeken bölümlerinin uyum içinde çalışması anlamına gelir.

Örneğin, sükunet haline ermiş olanlarımızda sezgisel sağ beyin, mantıklı sol beyin, duygusal orta beyin ve ilkel uyarı-tepki bölümü olan beyin sapı hep birbirine uyumlu frekanslarda ses verecektir.

Böyle insanlarla yaşamak hem heyecan verici hem de rahatsız edicidir. Çoğu kişi böyle kişilerle yaşamaya hazır değildir, onun için de toplum kurallarından medet umar, kendilerinden kuşkuya düşer ve bazen de İnternet’te online psikologlara sorular sorarlar.

İrem Bray

İrem Bray, Boğaziçi Psikoloji ve Londra Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü mezunu uzman bir psikolog ve deneyimli bir Aile Terapistidir. Hayatı, dünyaya vereceği armağanlarını keşfetme ve paylaşma yolculuğu olarak görür. Bireyden yola çıkarak toplumu halka halka dönüştüren projeler geliştirir. Ekibi ile birlikte son teknolojileri kullanarak aile terapistleri yetiştirir, dünyanın her yerinde yaşayan kişilerle, özellikle Türk ve Türklerle ilişkide olanlarla görüşerek birey, çift, aile, şirket gibi sistemleri iyileştirmek, geliştirmek üzere çalışmalar yapar. İrem Bray ve ekibine [email protected] adresinden veya 0090 538 912 33 36 ve 0044 738 7763244 telefon numaralarından hemen ulaşabilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir