Depresyon Üzerine Söyleşi
Mucizeler Ekibinden Psikiyatr Dr. Semiha Şen Kaya ile gerçekleştirdiğimiz birçok söyleşiden birisi depresyon üzerine. Sevgili Semiha video söyleşimize ek olarak bu yazıyla da alanımıza katkıda bulundu.
Depresyon kelimesinin tek acı vermeyen hali, şarkı sözleri içindeki hali sanırım… Feridun Düzağaç’ın “dipteyim, sondayım, depresyondayım” şarkısını söylerken çok içimiz acımıyor gibi, sadece şarkı söylüyoruz ve anı onurlandırıyoruz…
Böyle kasvetli bir konuya, çok sevdiğim Feridun Düzağaç’ı da anarak biraz yumuşak girmeye çalıştım .
Depresyon Nedir?
Depresyonu, ara ara hissedilen moral bozuklukları, iştah yada uyku bozuklukları ile karıştırmamak gerekir.
Depresyon hayattan zevk almama, karamsarlık, iştah ve uyku bozuklukları, ilgisizlik, dikkat problemleri, değersizlik duyguları, enerjide azalma ve intihar düşünceleri ile giden ciddi bir hastalıktır.
Bu belirtilerin hepsinin bir arada olması gerekmez, uzun süreli bir üzüntü ve hüzün halidir. Klinik olarak tanı konulması için en az iki haftadır sürüyor olması gerekir. Günün yarısı ya da çoğunda bu duygu hakimdir. Kadınlarda daha sık görülür. Bir depresyon atağı geçirdiğimizde, tekrar bir depresyon atağı geçirme riskimiz yüzde elli artar, her geçirilen atakta tekrarlama riski artar.
En Büyük Risk İntihar
Depresyon tedavisi olan bir rahatsızlıktır ancak en korkulan yanı intihar riskidir. Özellikle bipolar hastalık depresyon ataklarında intihar riski yüksektir. Bipolar hastalık; depresyon ve mani dönemlerinden oluşur. Mani, ruh halinde yükselme ve bununla uyumlu davranışlar sergilemeyle gider (yükselmiş duygu durum,aşırı öz güven, enerji artışı, uykusuzluk, artmış plan ve projeler, riskli davranışlar sergilemeye eğilim). Unipolar depresyonun tedavisinde ilaç ve terapi ikisi birlikte uygulandığında daha başarılı iken, bipolar hastaların tedavisinde ilaç tedavisi daha önemliddir ve bipolar hastalıkta genetik geçiş daha sıktır.
Sadece İlaç Yetmez
Depresyon tedavisinde ilaç ve terapinin birlikte uygulanması daha başarılıdır. İlaç özellikle seratonin dengesini sağlar, seratonin mutlulukla ilgili bir hormondur. İntihar edenlerde bu madde düşük bulunmuştur ancak sadece ilaç yetmez. Kişiyi depresyona sokan olaylar değil düşüncelerdir, nasıl düşündüğünü değiştirirsek nasıl hissettiğini de değiştirebiliriz.
Depresif beyin karamsar,takıntılı,alıngan ve kararsızdır. Bunların işlenmesi gerekir. O kişilere bu hastalığı iradeyle yenebileceği mesajı verilmemelidir, çünkü insanın “duygularını açma kapama düğmesi” yoktur, bir robot değildir. Kişiye bu şekilde mesajlar vererek yetersizlik duygularını daha da artırma riskimiz vardır.
Depresyondaki bir hastaya neler önermeliyiz?
Depresyon yaşayan bir hastaya ilk olarak çok fazla yalnız kalmamasını öneririz, hayatının izleyicisi değil oyuncusu olmaya çalışmalı, çok fazla kendini dinlememeli.
Yapacağı işleri küçük adımlarla bölmeli ve başlamalı, günlük rutinlerini uygulamaya çalışmalı (duş almalı,kıyafetlerini değiştirmeli, evi toparlayabilmeli), bu şekilde zorlayarak da olsa yapabildiğini görecektir.
Evden çıkmayı çalışmalı, hareket ve yer değiştirme beyne olumlu mesajlar verir, yapamadıklarına üzülmemeli ama yapabildikleri ile gurur duymalı.
Hayatında minnet duyduğu şeyleri, kişileri yazmalı, yapabilirse kişilere teşekkür mektupları yazmalı.
Duygularından mantık çıkarmamalı, çaresiz hissediyor olması çaresiz olduğu anlamına gelmez, bu yalnızca düşüncelerin ürünü…
Yıkıcı duygularının kasvet gözlüğü ile dünyaya bakan bir bakışın ürünü olduğunu , çoğu depresyonun iyileştiğini, yaşadığı umutsuzluğun depresyonun bir belirtisi olduğunu bilmeli, yürüyüşe çıkmak, spor yapmak gibi davranışlarda bulunmaya çalışmalı,
Bir uzmandan yardım almalı.