Öz Saygınız Düşük Mü? Rüya Gibi Bir Hayata Davet
Bu hafta zamanım kısıtlı onun için çok kısa tutacağım. Mutlu, sağlıklı, doyurucu bir hayat yaşamak istiyorsunuz. Öz saygınız düşük. “Onlar”da olanı istiyorsunuz. Kendiniz olmak istemiyorsunuz, başka biri olmak istiyorsunuz – ama değişmek de istemiyorsunuz. Ne aptalca değil mi!
Gerçekten olmak istediğiniz kişi olabilmek için içinde yaşadığınız şartlanma ve sınırlama baloncuğunu patlatıp çıkmak zorundasınız. Gerçekten doyuma ulaşmak için de bu işi kibir ve nobranlık göstermeden yapmalısınız.
“Her zaman planların faydasız olduğunu düşünmüşümdür ama plan yapmadan olmaz.”
Dwight D. Eisenhower
İşin aslı, hepimiz aynıyız. Kimsenin sizi aynı olmadığımıza inandırmasına izin vermeyin. Hepimiz sandığımızdan çok daha fazlasıyız, birbirimizden ayrı olduğumuzu sandığımız bir rüyada yaşıyoruz, üstün/aşağı, zengin/yoksul, okumuş/cahil, zarif/kaba olma oyununu oynuyoruz.
Öz Saygı Merdiveninde Üst Basamaklara Çıkmak İçin
Haydi büyüyelim! Bu haftaki paylaşımım, geçen haftakinin devamı niteliğinde. Suçluluk, kendine zarar veren bir insanın düşünme şeklinin temel direğiyse, kendini tanımak ve öz saygı da rüya gibi bir hayatın temel direğidir. Ben sizi hep kendi kendinize koyduğunuz iç sınırlardan kurtulmaya yönlendiririm. Farkındalık yöntemleriyle kendinizden memnun yaşayabileceğiniz, rüya gibi bir hayat yaratmak için size birkaç yol önermek istiyorum:
- Hayatınızın sonucunu değiştirmek için yapabileceğiniz hiçbir şey olmadığını kabul edin. Muhtemelen tek başınıza, korkunç bir şekilde öleceksiniz – onun için şimdi dolu dolu yaşayın ve her anın tadını çıkarın. Böylece ölürken hiçbir pişmanlık duymazsınız!
- Hiçbir şeye direnmeyin, sadece yolunuza devam edin ve bir sonraki zorluğa kucak açın.
- Unutmayın, gelecek, gelecekte yaşanacak, geçmişte değil.
- Her an, olabildiğiniz en iyi halinizde olun. Düşünemiyorsanız ya da enerjiniz yoksa, o anda osunuz demektir – kendinizi olduğunuz gibi kabul edin ve yolunuza devam edin.
- Başka biri olmaya ya da başka birinin hayallerine göre yaşamaya çalışmayın. Bunların her ikisi de birer tutsaklıktır.
- Kendinizi herhangi bir şekilde tutsak ya da kısıtlanmış gibi hissederseniz, sakin olun. Böylece sizin hücrede hapis olmadığınızı, hücrenin sizin içinizde olduğunu kabul edebilirsiniz.
- Bir insan olarak hayatınızın bir sanal-gerçeklik oyunu olduğunu kabul edin. Bu hayat gerçek olmayabilir, belki program üstünüze üstünüze geliyor ve karşınıza sürekli engeller çıkarıyor gibi görünebilir ama bunlar oyunu oynayıp tadını çıkarmanıza engel değil.
- Hazır oyun demişken, eliniz değmişken sanal-benliğinize iyi bakın. İyi beslenin, egzersiz yapın, sonuçlara takılmadan her zaman elinizden gelenin en iyisini yapın, ve sürecin tadını çıkarın.Haftaya görüşmek üzere . . . .