Kendimizle İlişkimiz: Kendinizi Seviyor musunuz?
Sağlıklı ve güvenli ilişkiler yaşam enerjisi kaynağıdırlar. Kendimizle ilişkimiz sağlıklı ve güvenli olmadığında eş, aile, iş, sosyal tüm ilişkilerimiz ve her alanda performansımız bundan kötü etkilenir.
Hayattan zevk almak ve derinden mutlu hissetmek hayal gibi gelir, ya depresyona gireriz ya da iç çatışmalarımızı başkalarını suçlayarak ve onlarla çatışarak, yani mağdur olma ve etme döngüleri ile dışarıda tekrar tekrar var ederiz.
Kendimizle ilişkimiz sağlıklı ve güvenliyse bunun olumlu etkileri hayatımızda yaşadığımız yapıcı deneyimlerle, her gün karşılaştığımız rastlantı görünümlü mucizevi olaylarla kendini gösterir.
İçsel çatışmalarımızla baş edebildiğimiz için eşimize, çocuğumuza, iş arkadaşımıza yansıtmamız onlarla sorun yaşamamız gerekmez.
Bu da yaşamdan zevk almamızı kolaylaştıran müthiş bir huzur ve enerji kaynağıdır.
Bermuda Şeytan Üçgeni: Utanç Suçluluk Değersizlik
Birçok kişi çocukluklarında duygusal ihmal ve farklı türde istismarlara maruz kalmıştır. Siz de o çocuklardan biri olabilirsiniz. Kendimizi sevmemizin önündeki en önemli engeller bu deneyimlerimizle bağlantılı UTANÇ, SUÇLULUK ve DEĞERSİZLİK duygularıdır.
Bunları tetikleyen, sınırlarımızla ilgili karışıklık, kendimize ve diğer insanlara yönelik güvensizliğimizdir ve kendimizle ilişkimiz etkilenir. Bunlara eklenen, yetersiz ve kontrolsüz olmaktan, kıskançlık, haset, nefret, şehvet gibi duygularımızdan veya başkalarını memnun etme ve maddeye sahip olma bağımlılıklarımızdan dolayı kendimizi yargılama eğilimimiz vardır. Yargı her zaman savunmayı tetikler.
Kendini Sevmek İçin Bilmek
Yapıcı deneyimler yaşamak için kendimizi gerçekten sevme ve sayma cesaretini göstermeye ihtiyacımız var. Bunu ancak kendimizi bilerek, her parçamızla karşılaşarak yapabiliriz.
Yunus Emre der ki: ‘İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır?’
Mutluluğunuzun dış koşullara bağlı olduğuna inanmak, kendinizi başkalarından öğrendiğiniz yıkıcı ve yargılayıcı bakış açılarıyla değerlendirmek Zihin Alanınızdan kaynaklanan bir sınırlamadır ve sizi kanatları olduğunu bilmeyen bir melek haline getirir.
Mevlana’ya atfedilen ancak ona ait olmadığı söylenen:
“Gel, gel, ne olursan ol, kim olursan ol,
ne yapmış olursan ol, yine dön gel”
deyişi de ben, insanın kendini en kötü saydığı, en zararlı, en olumsuz haliyle kucaklayıp kendine dönmesi olarak yorumluyorum.
Kendinizi Sevmek İçin Günlük Uygulamanız
Sabah uyandığınızda mümkünse hemen yataktan kalkmayacak şekilde erken uyanın. En iyisi sabah hava aydınlanırken, güneşin doğuşuyla uyanmaktır. Yatakta gerinin, esneyin ve gülümseyin. Kendinize şu cümleleri tekrar edin:
‘Bu sabah ben olduğum için dünya daha iyi bir yer.’
‘Kendimi ; bedenimi, zihnimi ve ruhumu, her halimle derinden seviyor ve kucaklıyorum.‘
Yataktan kalktığınızda aynaya, gözlerinizin içine bakarak ve gülümseyerek tekrar edin:
‘Bu sabah ben olduğum için dünya daha iyi bir yer.’
‘Kendimi ; bedenimi, zihnimi ve ruhumu, her halimle derinden seviyor ve kucaklıyorum.’
Önce kendinize sonra etrafınızdaki kişilere sarılarak, ruhlarını ruhunuzla selamlayın. Yalnızsanız hayalinizde sarılmanız da yeterli olacaktır:)
Gece yatarken de aynı uygulamayı yapın.
Kendinizi kabul etmekte ve sevmekte zorlanıyor musunuz? O zaman Hooponopono Kendini Arıtma Yöntemi ile
olumsuz duygu ve düşünceleriniz ortaya çıktıklarında Seni seviyorum, üzgünüm, özür dilerim, teşekkür ederim diyerek enerji frekansınızı Yapıcı Alana çevirebilirsiniz.
Benim hepimiz için dileğim ve hedefim dış koşullardan bağımsız, huzurlu, coşkulu, neşeli bir mutluluk halini deneyimlememiz, bu şekilde yapıcı deneyimler yaşarken içinde varolduğumuz büyük sistemlerle yapıcı etkileşim içinde olmamızdır.
Attribution 2.0 Generic (CC BY 2.0)image:Dhinal Chheda
Bu videonun ses kaydını buradan dinleyebilirsiniz.
Ataletimden nefret ediyorum. Bi ise başlayamama devam ettiremene halinden . Ne tavsiye edersiniz ? Yazı ve video çok hoş teşekkürler.
Rabia Hanım;
Atalet içinde hissetmeniz, çatışan duygu ve düşüncelerin sizi durdurduğunu; istek ve ihtiyaçlarınız için harekete geçmenin işe yaramayacağına yönelik bazı deneyimler yaşamış olabileceğinizi düşündürüyor. Biz bu duruma öğrenilmiş çaresizlik deriz. Bu da sizin bir parçanız olduğu için bundan nefret etmek sizi bu duruma daha yatkın kılar. Onun yerine ‘ben atıl olmaya izinliyim’ diye düşünürseniz davranış seçimlerinizde daha özgür olabilirsiniz. Atıl olmadığınız zamanlara bakarak bu durumlarda nelerin farklı olduğunu inceleyerek kendiniz hakkında daha çok bilgi edinebilir, değişim için ipuçları yakalayabilirsiniz. Bu yazı ve videolarım size yardımcı olacaktır: https://irembray.com/danismanlik/tag/adim-adim-mutluluk/ https://www.youtube.com/watch?v=I87xoq1HvHg. Sevgilerimle