Duygusuzluk Sorununuz mu Var?

Benden duygularıyla yeniden bağlantı kurmak için yardım isteyen iki erkek danışanım oldu. İkisi de öfke patlamalarından şikâyetçi ve ikisini de eşleri duygusuzluk nedeniyle eleştiriyor. Otuzlu yaşlarının sonlarındalar, iyi eğitim görmüş ve her biri kendi işinde başarılı.

Her ikisi de çocuklukta yoksunluk ve ihmal yaşadıklarını söylüyorlar. Durumları bana Harville Hendrix’in hikâyesini hatırlatıyor. Hendrix, Imago Terapi’nin kurucusu. Hem anne hem de babasını küçük yaşta kaybetmiş. Bu kayıp ve anne babasının ölümünden sonra kendisine olanlar hakkındaki gerçek hisleriyle bağlantı kurmak için birkaç evlilik geçirmesi ve terapiden geçmesi gerekmiş.

Bu yazı ve videoda “duygusuzluk” durumunun ortaya çıkma mekanizmasını anlatıyorum ve semptomları nasıl tanıyabileceğinizden bahsediyorum.

Duygusuzluk Sorununuz mu Var? Sebebini Öğrenin

Duygusuzluk yaşayan kişiler, anne babalarının duygusal olarak yanlarında olmayı başaramaması nedeniyle küçük yaşta yaşadıkları aşırı yalnızlık, çaresizlik ve olumsuz benlik imgesi gibi durumlarla başa çıkmak için duygularından koparlar.

Duygu Nedir?

Duygular, çiftleşme, çarpışma, düşmanlardan kaçma gibi temel yaşamsal işlevlere yardımcı olmak ve hayatta kalma şansımızı artırmak üzere evrilmiştir. Şu anda yaşadığınız duyguların da halen benzer şekilde tekrarlanan, aşk, üreme ya da hayatınızı kazanmayla ilgili durumlarla ilgisi olduğunu görebilirsiniz.

Duygularımızı biz seçmeyiz; duygular fizyolojik düzeyde, biz istemeden, hatta daha farkında bile olmadan büyük bir hızla ortaya çıkarlar. Duygunun bu istemsiz özelliği bilişsel algıya gerek duymadan harekete geçebilmemizi sağlar.

Duygusal İhmal ve Duygusuzluk Halinin Ortaya Çıkma Mekanizması

Harville Hendrix gibi, danışanlarım da bireysel terapi sürecinden önce “duygusuz” oldukları, diğer yetişkinlerin yaşadığı duygu yelpazesini yaşamadıkları için kendilerini tuhaf insanlar zannediyorlardı.

Duygular insan türünün bu kadar köklü bir özelliği olduğu halde nasıl oluyor da bazı insanlar duygudan yoksun gibi görünmüyorlar?

Ebeveynlerin, bir çocuğun duygusal ihtiyaçlarına gerektiği şekilde karşılık verememelerine duygusal ihmal diyoruz. Bu durum çocuğun duyguları doğru şekilde ifade edilip onaylanmadığında ortaya çıkıyor. ÇDİ, “çocuklukta duygusal ihmal” ifadesi yerine kullanılan bir kısaltma. Aşırı yüksek beklentileri olan, dikkatle dinlemeyen, çocuğun duygusal deneyimlerini geçersizleştirerek onun kendinden kuşku duymasına yol açan ebeveynlerin davranışları birer duygusal ihmal örneği.

Bir ebeveyn çocuğunun duygularıyla uyum içinde değilse çocuğuna ayna tutamaz, onunla olumlu bir yansımayı paylaşamaz. Sonuçta çocuğun olumlu bir benlik algısı geliştirmesi son derece zor bir hale gelir.

Danışanlarım başka birçok erkek ve kadın gibi, anne babalarının duygusal olarak yanlarında olmayı başaramaması nedeniyle küçük yaşta yaşadıkları aşırı yalnızlık, çaresizlik ve olumsuz benlik imgesi gibi durumlarla başa çıkmak için bir hayatta kalma stratejisi olarak duygularından kopmuşlar. Duygularını bastırmayı o kadar iyi öğrenmişler ki duyguları olmadığını zannetmeye başlamışlar. Birer yetişkin olarak bunun bedelini çok ağır ödüyorlar: Kendilerini hayattan ve çevrelerinden kopuk hissediyor, hayattan zevk alamıyorlar, doyum sağlayamıyorlar ve çoğu kez bağımlılıklarla birlikte öz disiplin konusunda zorluk çekiyorlar.

ÇDİ Semptomlarını Tanıma

Duygusal ihmalin gerek çocuğun kendisi gerek başkaları tarafından anlaşılması güçtür, yetişkinlikte semptomlar ortaya çıkmaya başlayana kadar anlaşılmayabilir. Çocuklukta duygusal ihmale maruz kalmış yetişkinlerde görülen semptomlardan bazılarını şöyle sayabiliriz:

  1. Kendini uyuşmuş, duygularından kopmuş gibi hissetme. Bu durum kişinin eşi ve çocukları tarafından “robot gibi”, “makine gibi” şeklinde tanımlanmasına kadar varabilir.
  2. Kendisinin ve başkalarının duygularını anlamakta ve bu duygulara güvenmekte zorluk çekme. Duygular davranışların arkasına saklanır. Davranışlar duygularla yönetilir. Eğer bunu bilmez ya da göz ardı edersek hem kendi duygularımıza hem de çocuklarımız dâhil başkalarının duygularına karşı kör noktalarımız ortaya çıkar.
  3. Bu kişilerin kendilerini başkalarından farklı hissetmelerini açıklayacak herhangi bir çocukluk anıları yoktur; sanki eksik bir şeyler var gibidir ama ne olduğundan emin olamazlar. Büyük çoğunlukla bu durumdan kendilerini suçlarlar.
  4. Kendini kopuk, ayrık, boş, doyumsuz ve içinde bir boşluk varmış gibi hissetme.
  5. Kolayca bunalma ya da cesaretini kaybetme.
  6. Başkalarına güven duyamama.
  7. Öz saygı düşüklüğü ve mükemmeliyetçilik.
  8. Reddedilmeye karşı aşırı hassasiyet.
  9. Kendinden neler beklediğini ve başkalarının kendisinden neler beklediğini açık ve net bir şekilde bilememe.
  10. Bağımlılık, duygularla yeniden bağlantı kurma ihtiyacının iyi bir belirtisidir. Cinsellikle bağlantılı davranışlardan bilgisayar oyunlarına kadar çok farklı bağımlılıklar olabilir, hatta bunlar arasında iş-koliklik bile yer alabilir.
  11. Çocuklukta duygusal ihmale maruz kalan kişiler işin içine duygular karıştığında  iki yaşındaymış gibi öfke nöbetleri yaşayabilirler. Bunun sonucu olarak yakın aile bireyleri korkudan kendilerini ifade edemezler. Bu kişiler uygunsuz tepkiler gösterebilir, bilmeden başkalarına karşı duygusal şiddet uygulayabilir ya da duygu sömürüsü yapabilirler.
  12. Kendilerine yabancı oldukları ve iç dünyalarını paylaşamadıkları için gerçek anlamda yakın arkadaşları olmayabilir.

Duygusuz gibi görünen biriyle ilişkiniz varsa, büyük olasılıkla bu kişi çocukken duygusal ihmale maruz kalmış olabilir. Bunun farkında olmanız gerekir çünkü birçok durumda bu kişiler sağlıklı yetişkin bağ kuramazlar; bu yüzden bu ilişkide kendi duygusal ihtiyaçlarınızı kendiniz karşılamanız gerekebilir.

İlişkinizin başındaysanız, partnerinizde ÇDİ belirtileri görürseniz, partnerinizi terapiye yönlendirin. Bu kişiyle ilişkinizde gündelik iletişiminiz büyük olasılıkla oldukça zorlayıcı olacaktır.

Buraya tıklayarak kendinize ve eşinize ÇDİ testi yapabilirsiniz. Beni izleyin, duygularınızla yeniden bağlantı kurma yolları hakkında da yazacağım.

Attribution 2.0 Generic (CC BY 2.0)image:Arend

İrem Bray

İrem Bray, Boğaziçi Psikoloji ve Londra Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü mezunu uzman bir psikolog ve deneyimli bir Aile Terapistidir. Hayatı, dünyaya vereceği armağanlarını keşfetme ve paylaşma yolculuğu olarak görür. Bireyden yola çıkarak toplumu halka halka dönüştüren projeler geliştirir. Ekibi ile birlikte son teknolojileri kullanarak aile terapistleri yetiştirir, dünyanın her yerinde yaşayan kişilerle, özellikle Türk ve Türklerle ilişkide olanlarla görüşerek birey, çift, aile, şirket gibi sistemleri iyileştirmek, geliştirmek üzere çalışmalar yapar. İrem Bray ve ekibine [email protected] adresinden veya 0090 538 912 33 36 ve 0044 738 7763244 telefon numaralarından hemen ulaşabilirsiniz.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

27 Cevaplar

  1. Fidan dedi ki:

    Bende bunlarin hepsi yok am bazilari var yinede duygusuzmu sayiliyorum

  2. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba, bu yazıda somut soruları farkındalığınızı geliştirmek amacıyla koydum. Amaç sizin kendinizi etiketlemeniz değil daha bütün bir insan olmak için motivasyonunuzu harekete geçirmek. Sevgilerimle.

  3. Arif dedi ki:

    Açıkçası bunları hissediyordum fakat geçen sene yoğun bir şekilde ezici olmaya başladı insanlarla birlikte olabilmek için rol yapar hale kadar geldim bu durumdan kurtulabilmek mümkün mu

  4. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba Arif Bey,

    Duygusuzlukla ilgili yazıma bıraktığınız mesaj elime geçti.

    Açıkçası bunları hissediyordum fakat geçen sene yoğun bir şekilde ezici olmaya başladı insanlarla birlikte olabilmek için rol yapar hale kadar geldim bu durumdan kurtulabilmek mümkün mu

    Cevabım şöyle:

    Rol yaparak ilişki kurmak hem sürdürülebilir değil hem de bir süre sonra ilişkileriniz tatmin edici olmadığı için yalnız kalmayı tercih edersiniz. Varoluş yaşamdan zevk almadığınız tatsız tuzsuz bir hal alır.

    Bu konuyla ilgili bir diğer yazı ve videomu da paylaşıyorum: https://irembray.com/danismanlik/tag/hayattan-zevk-almak/

    Bu durum sizi geçmişinizde yaşadığınız bazı deneyimlerin etkilerinden özgürleşmeye davet ediyor.

    Böyle bir özgürleşme tabii ki mümkün. Öncelikle durumun farkında olmakla en önemli adımı atmışsınız. Şimdi önünüze gelen desteklere açık olmanızı, konfor alanınızın dışına çıkmaya gönüllü olmanızı, kaynaklarınızı iyileşmek için kullanmanızı öneririm.

    Ekibimizden danışmanlık almak için bize dönüş yapın.

    Sitemizden bültene kayıt olduğunuzda e-kitabımı indirebiliyorsunuz.
    Bu kitaptaki çalışmaları yapmak iyileşmenizi hızlandırır.

    Julia Cameron’un ‘Sanatçının Yolu’ kitabı da iyileşme yolculuğunuzda size destek olacaktır.

    Kolaylıklar diliyorum.

    Sevgilerimle

  5. Yasemin dedi ki:

    Bende bunların neredeyse hepsi var..
    Acayip duygusuzum.
    Ve bu yeni oldu.
    Beni çok rahatsız ediyor bu olay…

  6. İrem Bray dedi ki:

    Duygular hayatımızın tadı tuzu gibidir. İstek ve ihtiyaçlarımızı, değerlerimizi, önceliklerimizi, sınırlarımızı fark etmemizi sağlar, yeri geldiğinde kendimizi korumamıza yardımcı olurlar.

    Duygular hep vardırlar, sadece çok zorlandığınızda sizin tarafınızdan algılanamayacakları bir mesafede durabilirler.

    Yakın zamanda yaşadığınız bir olay, deneyim, karşılaşma sizi çok etkilemiş; büyük bir olasılıkla bazı eski yaraları da tetiklemiş olabilir.

    Rahatsız olmanız sizi yardım almaya yönelttiği için çok iyi bir işaret. Duygularınızı konuşup işleyebileceğiniz güvenli bir ortama ihtiyacınız var.

    Ekibimizden ya da güvendiğiniz bir uzmandan yardım almayı düşünmenizi öneririm.

    Sevgilerimle

    İrem

  7. ekin dedi ki:

    ben korku endişe mutluluk duygularımı hissedebiliyorum ancak aşk duygusunu bir yere gittiğimdeki duyguyu yani hayatla ilgili duyguyu hissedemiyorum bu duyguları hissedebilmem için için ne yapmalıyım 19 yaşından küçükken aşk duygusu hayatla ilgili duyguyu hissediyordum birde ilaçla tedavi mümkünmü

  8. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba Ekin Hanım,
    Aşk bir ötekiyle bağ kurma halidir. Aşık olma hissini; 19 yaşından önce hissediyordum demişsiniz. Bu konuyla ilgili bir yaşanmışlık ve bu yaşanmışlıkla ilgili deneyimlediğiniz bir olumsuzluğu bugününüze yansıtıyor olabilirsiniz veya bir başkasının yaşadığını siz içselleştirmiş olabilirsiniz. Ayrıca konu bağ kurmak olduğu için yaşamınızda nasıl bir bağlanma stili geliştirdiğiniz de çok önemlidir. Burada kişisel öykünüze bakmak gerekir. Aşık olma ile ilgili; deneyimlerinizi, gördüklerinizi veya öğrendiklerinizi irdeleyerek, ihtiyaçlarınızı, duygularınızı fark ederek ve bunları ifade ederek yeni bir anlam kazanabilir yeniden birine aşık olmanın keyfine varabilirsiniz. Çaresi ilaç olabilir mi demişsiniz. Bu tarz durumlar daha çok sizin farkındalığınızın artması, bakış açınızın değişmesiyle ilintilidir. Ekibimizden veya güven duyduğunuz bir başka uzmandan tavsiye almanızı öneririm
    Terapist Aynur Gençtürk

  9. Buket dedi ki:

    Duygusuz oluşumdan rahatsız olduğum kadar bi yandan da çok memnunum. Yoksa her şeyi kafama takıp her şey için ağlayan bi insandım. Bu beni çok yıprattı. Başka insanlara ve artık aileme karşı da tüm duygularımı kapattım. Arkadaşlarımla bilgisayar oynayarak zaman geçiriyorum. Böylece duygusuz oluşumun garipliğini düşünmemiş oluyorum. Duygularım var biliyorum ama saklıyorum. Çünkü çok üzülüyorum. Üzülmekten bıktım ve bu yüzden tum duygularımdan vazgeçme kararı aldım. En azından bir süre daha böyle yaşamak istiyorum.

  10. Selim dedi ki:

    Bende duygusuzum ama hep iyi niyetliyim empatı kuramıyorum karar vermekte zorlanıyorum isteksizim herşeye karşı özgüvenim kalmadı hiç kendime saygım kalmadı heyacanım hiç yok hep negatif vesveseler tembellik sizce düzelebilirmiyim hocam kimsenin beni anlamadığını düşünüyorum kimseye güvenmiyorum

  11. Gamzesu dedi ki:

    Bipolarım. 5 yıldır tedavi görüyorum. Lithuril ve abizol kullaniyorum. 5 sene önceki duygularımi hissetmiyorum artık. Evliyim. Ne kavga edince ne çok sevinebilecegim bir olayla karşılaşınca gerekli tepkileri veremiyorum bu durumdan çok sıkıldım ilaçlarla bir ilgisi olabilir mi ?

  12. Pelin dedi ki:

    6 yıllık evliyim .2. evliliğimiz ortak 2 toplamda 6 çocugumuz var.hepsi bizimle yaşıyor ve memuruz.eşim hiçbir olumlu duygu taşımıyor sevgiyi kölelik ve kopeklik olarak babalığı başlarında çatı önlerinde yemek varya diyerek tanımlıyor.evin ve çocukların tüm ihtiyaçlarını ben karşılıyorum ancak tükendim diyorum ağlıyorum yalvarıyorum demogoji yapma diyor .ben çevrede beğenilen bir bayanim ama devamlı bana hakaret edip kadınlığımı laf ediyor.benden hep uzak duruyor çocukları sevmiyor ve en acısı kendini haklı beni ve çocukları hasta olarak görüyor.aile danışmanı bı yada tedaviye gitmeyi kabul etmiyor en son sana acıdım evlendim sevmiyorum seni sana içimden hicbirsey yapmak gelmiyor dedi bende boşanmak istedim fakat boşanmam diyor .hatasinida kabul etmiyor .artık oleyimde kurtulayım der hale geldim.6 yıldır yaşattığı acı ve izdiraba katlanamaz hale geldim.

  13. İrem Bray dedi ki:

    Pelin Hanım merhaba,

    Yazdıklarınızdan eşinizle çatışmacı ve duygusal şiddet içeren bir evlilik ilişkinizin olduğu, buna rağmen kendiniz ve çocuklarınız için sağlıklı yaşam şartları oluşturma çabasında olduğunuz anlaşılıyor. Biliyoruz ki evliliklerde sorunlar tarafların isteği olmadan sağlıklı çözüme kavuşturulamaz. Sorunlar sağlıklı yollarla çözülemediğinde gönüllü olan evlilik eylemi sosyal ve hukuki açıdan bitişe doğru gider. Bu gidişte size yardımcı olacak aile ve alabileceğiniz diğer sosyal destekleri bulmanız önemlidir.

    Sevgi ve saygılarımızla,

  14. Lale dedi ki:

    merhaba hocam ben de bazı şeylere karşı oldukça tepkisizim.Bunun nedenini de anlamıyorum.Örneğin cenaze törenlerinde yakın birini dahi kaybetmiş olsam ağlamıyorum ve o an gerçekten üzüldüm mü onu dahi bilmiyorum ve bu yüzden kendimi suöluyorum

  15. Elif dedi ki:

    Merhaba ben çok büyük ve acı ve üzüntü duymam gereken bir olay yaşadım ve bunu yaşadığım kişi gerekirse canımı verebileceğim ölümüne sevdiğim bir yakınını ama ona bu olunca ilk olarak kriz diyebileceğimiz bir şey geçirdim daha sonra hiç olmamış gibi yaşamaya devam ettim ve bu 10 dakika bile zor sürdü vicdanen pek iyi durumda değilim ama üzülemiyorumda

  16. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba,
    Öncelikle sitemize gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.
    Bahsettiğiniz durum olaylar karşısında duygusal tıkanma yaşanmasıdır ve sık karşılaşılan baş etme yöntemimizdir.
    Duygusal tepki vermeyerek kendimizi korumaya alabiliyoruz. Tabii ki duyguların sürekli bastırılması dışa vurulmaması beden ve ruhsal dünyamızda enerji sıkışması yaratacağından bu durum çeşitli psikosomatik şikayet ve hastalıklara, ayrıca gün içi öfke patlaması ve çökkünlüklere neden olabilmektedir.
    Bu aşamada psikolojik yardım almanız farkındalık ve iç görü geliştirmenizi daha sağlıklı duygu yönetim becerileri kazanmanızı sağlayacaktır.

  17. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba,
    Yazdıklarınızdan anlayabildiğim üzüntü, yas ve acı veren duyguları bastırdığınız, inkar ettiğinizdir. Bu durum nasıl baş edeceğimizi bilmediğimiz duyguları yönetme şeklimizden biridir. İşlevsel olmayan bu duygu yönetim biçiminizi geliştirmek değiştirmek için psikolojik yardım almanızı öneririm.
    Sevgi ve saygıyla

  18. Aslı Aydemir dedi ki:

    Merhaba,
    Ben Aslı 26 yaşındayım.
    Yazdıklarınızı ve daha fazlasını neredeyse çocukluğumdan beri yaşıyorum; sanki insanlara bakıp onların verdikleri tepkileri taklit ediyorum. Öyle hissetmesem de o şekilde davranılması gerektiğini düşünerek bedenim otomatik tepkiler veriyor. Gerçek anlamda gösterdiğim tek tepki kızgınlık olabilir ama bazen o da gerçek mi diye sorguluyorum. En çok bocaladığım duygu üzüntü; insanların anlattığı şeylere üzülemiyorum ya da teselli edemiyorum. Tek yaptığım onlara mantıklı olarak ne yapması gerektiğini söylemek ama karşımda ağladıklarında bıkkınlık geliyor, ne yapmam lazım şimdi ne söylemeliyim diye düşünürken onları zar zor dinliyorum. Birini sevemiyorum çok zorladım ama olmuyor. Sanki ilişkilerim fayda üzerine kurulu; diyorum ki evet bu insan hayatıma katkıda bulunabilir her anlamda, o zaman hayatımda olsun.
    Gece terörlerim var; liseden bu zamana aşırı mükemmeliyetçiyim. Günlük rutinlerim ve bazen aşırıya kaçan takıntılarım var. Ama beni en çok rahatsız eden hiç bir şey hissedememek ve konuyla alakası var mı bilmiyorum; koku hassasiyetim var. İyi veya kötü tüm kokular bana fazla geliyor. bu yüzden insanlara yaklaşmak istemiyorum.

  19. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba Aslı Hanım,
    Öncelikle sitemize gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.
    Beden, duygu ve zihinsel dünyamızda “3 balon” yaşananları fark etmek, onları anlamlandırmak ve neye ihtiyaçları var bunu karşılamak iç görü yeteneğimizdir. İç görü yeteneğimiz ergenlik döneminde gelişimini tamamlar. Bu ego yeteneğimiz yeterli ve doğru gelişmeyince bazen bedenin istekleri (haz-acı),bazen zihnin ürettikleri (düşünceler),bazen de ruhsal dünyamızın ürünü (duygular) sisteme hakim olup bizi yönetebilir. Yani her zaman duygusalım, mantıklı olamıyorum, her zaman çok mantıklıyım (kontrol ve mükemmel yapı), duygusal olamıyorum, ya da çok yemek yiyorum, tembelim, hep erteliyorum, obezim, spor yapamıyorum, bağımlıyım gibi bedenin yaşama hakim olmasından şikayetçi birileri olabiliriz.
    Alacağınız psikolojik destekle iç görü ve kendinize empati (merhamet) yeteneğinizi geliştirebilir; gelişmeyen duygu balonlarınızı büyütebilir, çok büyümüş zihin balonunuzun havasını indirip, taşınabilir hale getirebilirsiniz. Balonlar arasında bu dengeyi kurmadığınızda zihin balonunuz şişmeye devam edecek, bu da size hep yorgunluk ve tükenmişlik olarak yaşamınız boyunca geri dönecektir.
    Sitemizdeki formları doldurup destek alabilir, yaşam balonlarınızı yeniden ve dengeli hale getirebilirsiniz.

  20. kerim dedi ki:

    benimde aleksitimi bir yakınım var , iddiasına göre ilk anılarında kendi başına gelen sıkıntılara üzülmek dışında hiçbir duygu yaşamadığını , ne mutluluk ne kaygı ne başka birşey . içinde büsbütün bir boşluk olduğunu ve de kimseyle ilişki ilerletemediğini söylüyor . Ne ailesine ne de çevresine ; hiç kimseye yakın hissetmediğini anlatıyor . Çevresinde kilerde bu durumu üstelememiş , yanında yöresinde bulunmamış ; bu yüzden 3 aydan uzun sürede kimse yanında durmamış . ailesiylede ayrı şehirde yaşıyor. Ben yardım etmek istiyorum ama o bu durumu kabul etmiş gibi görünüyor bu yüzden ve de çevresindekilerinde öğrenmemesi ve uğraşmaması için profesyonel yardıma uzak bakıyor gibi görüyorum , çok fazla üstelemekte istemiyorum ki üzülüyor. Baktığınız zaman taşgibi sert , hiçbirşeye alınmayacak bir kız gibi görünüyor ama bunun sohbeti açılınca kendisinin hiçbirşey hissetmediğine , insanlarla ilişki ilerletememesine çok üzülmüş olacak ki ağlamaya başladı . yardım edermsiiniz ?

  21. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba,

    Öncelikle sitemize gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.
    Sözünü ettiğiniz sorunun pek çok nedeni olabilir. Biliyoruz ki yakınlık kurma, yakın ilişkiyi sürdürme ve derinleşme sorunu sık karşılaşılan bir durumdur. Erken yaşta bakım verenlerle ilişkimizin niteliği bunu belirler.
    Terapi desteği alması halinde iç görü kazanıp duygusal boşluğunu doldurmayı öğrenip yakın ilişkilerinde derinleşebilir.

  22. Arya dedi ki:

    Merhaba. Ben 20 yaşındayım. Son 2 senedir duygusuzluk yaşıyorum. Henüz bir uzmanla konuşmadım. Sevdiklerimin canı yansa bile bazen sadece onların istedikleri tepkileri veriyorum içimde aynı şeyleri yaşayamıyorum. Bazen bu mutlu anlarımda da oluyor. Sürekli olmasalarda son zamanlarda oluş sıklıkları çok arttı. Sıklıktan öte sanki bir atakmış gibi süreleri de arttı. Bunu fark edebildiğim dönemlerde genelde insanlarla ilişkilerimi kesiyorum. Ama çevremdeki insanlara haksızlık yaptığımı hissediyorum. Onlarla gülüp ağlayamamak beni çok rahatsız ediyor. Bunun psikolojide bir adi var mı?

  23. İrem Bray dedi ki:

    Merhaba,

    Öncelikle sitemize gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.
    Duygusal sağlığımızda yaşanan tıkanmaların ve dalgalanmaların bir çok nedeni olabilir. Size öneririm psikiyatri servisine baş vurmanız olacaktır.

    Sevgilerimizle.

  24. Sceylaner dedi ki:

    Merhaba İrem hanım. 5 yaşında bir kızım var. Ve okuduğum öğrendiğim herşeyi en doğru haliyle yapmaya çalışıyorum. Bebeklik zamanından beri herşeyi onunla konuşuyorum. Ona söylemeden haber vermeden asla dışarı çıkmıyorum. Son zamanlarda anne benim özleme duygum yok dedi. Peki ne hissediyorsun dedim. Merak ediyorum ama özlemiyorum dedi. Dün de sanırım anne benim sevme duygum da yok dedi. Çok üzüldüm. Ne yapacağımı bilemiyorum. Bu bir sorun mu? Ve nasıl bir yol izlemeliyim.? Teşekkürler

  25. İrem Bray dedi ki:

    Merhabalar,

    Öncelikle sitemize gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederiz.
    Çocuklarda düşünce ve duygu somutluğu 11-12 yaşlarında gelişir. Bu yaşa kadar duygu ve düşüncelerini fark etme, isimlendirme, derecelendirmede zorluklar, karmaşa yada küntlükler yaşanabilir. 2-7 yaş arasında çocuklar duygularını sözle değil daha çok davranışla gösterir. Sarılmak, dokunmak, öpmek, ağlamak, fırlatma, vurma, küsme vb..gibi davranışları varsa bunlar aynı zamanda çocukların duygu dilidir. Yine de bir çocuk psikiyatrına gidebilirsiniz.
    Yeterli ebeveynlik konusunda danışmanlık almak isterseniz sitemiz uzmanlarından yardım alabilirsiniz.

    Sevgilerimizle,

  26. isimsiz dedi ki:

    Duygusuz muyum bilemiyorum ama kesinlikle rol yapıyorum. Her ortamda kişilik değiştiriyorum, yeni ifadeler takınmak için filmlerden şarkılardan destek alıyorum. Hiçbiri gerçek ben değil, gerçek ben de kim belli değil. Bunu birine söylesem büyük ihtimalle doğruluğundan şüphe eder.

  27. İrem Bray dedi ki:

    Öncelikle sitemize gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.

    Belirttiğiniz kişilik, kendilik algı durumu önemli ruhsal sorunları gösterebilir. Bu sorunun cevabı yaşa, yaşadığınız ortama, ortamlarda uyum için gösterdiğiniz değişim çabasının niteliğine, bu durumun süresi gibi pek çok etkene bağlı olarak değişebilir. İlk olarak psikiyatrik muayene ile başlamanızı önerebiliriz.

    Sevgilerimizle.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir